Page 186 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 186
Uluslararası ve Ulusal Mahkeme Kararları Işığında İklim
İçtihadının Gelişimi
Bildirisi (1776); kişi güvenliği, düşünce ve vicdan özgürlüğü, mülkiyet hakkı,
sözleşme özgürlüğü gibi belgeler, “klasik hakları” içeren ilk yazılı metinlerdir
(Ünal, 2012: 19).
Birinci kuşak haklar/klasik haklar sınıflandırması ardından, ikinci kuşak haklar
adıyla sınıflandırılan hakların ortaya çıkışını asıl olarak tetikleyen, on sekizin-
ci yüzyıl sonlarında İngiltere’de başlayıp daha sonra Batı Avrupa’da kendini
gösteren Sanayi Devrimi’dir. “Bu dönem, Fransız Devrimi öncesi adı geçen
coğrafyada söz konusu olan toplumsal sınıfların (aristokrasi-burjuvazi-köylü)
dönüşüm geçirdiği, sanayileşmeye ve kentleşmeye bağlı olarak büyük bir işçi
sınıfının ortaya çıktığı aristokrasi-burjuvazi çekişmesinin yerini burjuvazi-işçi sı-
nıfı çekişmesinin aldığı bir dönemdir (Algan, 2006: 30).” Sanayi Devrimi’nin
geliştirdiği fosil yakıtlara dayalı toplumsal ve siyasal yapı (Köybaşı, 2023: 145)
iklim değişikliğinin insan kaynaklı sürecinin ana tetikleyicisini oluşturmaktadır.
Toplumsal olayların peşi sıra gelişen hak kavramlarının bir diğeri dayanışma
veya kolektif haklar olarak da tanımlanan üçüncü kuşak haklardır. II. Dünya Sa-
vaşı sonrasında oluşan yeni dünya düzeni nedeniyle yeni haklar ortaya çıkmış-
tır. Üçüncü kuşak insan haklarına bakıldığında kültürel açıdan hak taleplerinin
sınıfsal değil, sınıflarüstü bir mücadele örneği oluşturduğu; çevrenin korunma-
sı, barışın sağlanması gibi amaçlar yönünden ise tüm insanlığın kolektif çaba-
sına ve dayanışmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir (Özgirgin Vardar ve Şen,
2024: 14-15; Gürlüer, 2024: 10).
İnsan hakları sınıflandırmasında tarihsel/kuşak anlayışına dayalı
sınıflandırmada üç temel hak grubu öngörülmektedir. Bu tasnifin insan
haklarının tarihsel gelişimine dayandığı düşünüldüğünde yeni bir çağ olan
özellikle 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyıl başında gerçekleşen gelişmeler ve
değişimler doktrinde dördüncü kuşak haklar adı altında belli başlı hakların da
tanımlanmasını gerekli kılmaktadır (Özgirgin Vardar ve Şen, 2024: 15). Gayri
maddi haklar olarak da tanımlanan bu hakların içerisinde gelecek nesillerin
hakları, biyoetik haklar ile bilişim ve teknoloji alanlarındaki hızlı gelişim nede-
niyle korunması gereken haklar sayılmaktadır (Özgirgin Vardar ve Şen, 2024:
15; Gürlüer, 2024: 11).
Gelişen süreçte, insan hakkı dendiğinde sadece insanın yaşama hakkının
kastedilmediği görülmektedir. Bu noktada insanın, her açıdan insan onuruna
yaraşır yaşama hakkına sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır. “İnsan hakkı bö-
lünmez bir kişiliğe sahiptir. Onun yaşama hakkı, sadece terörizme ve yargısız
infaz risklerine karşı güvenlikte olduğu bir toplumsal düzeni gerekli kılmaz.
Geçimini sağlayabilmesi… (de) gerekir” (Kaboğlu, 1994: 252).
Yıl 3 / Sayı 6 / Aralık 2024 185