Page 182 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 182
Uluslararası ve Ulusal Mahkeme Kararları Işığında İklim
İçtihadının Gelişimi
için de gerekli bilgi birikim ve deneyimin geliştirilmesini/artırılmasını sağlayan
bir diğer uygulama aracı olan kapasite geliştirme faaliyetlerinin de etkin bir
şekilde uygulanmasını gerektirmektedir.
Uygulama araçlarının her biri devletlerin yükümlülüklerini belirleyen kıstas-
lar olduklarından, azaltım ve uyum faaliyetlerinin somut adımları oldukların-
dan, dava konusu edilebildiklerinden ve biri olmadan diğerinin olamayacağı
bir sistem kurgulandığından geleceğin inşası için oldukça önemlidir.
Yukarıda ana hatlarıyla ortaya konulan bilimsel temeller baz alınarak oluştu-
rulan politikalar, iklim davalarının konusunu oluştururken aynı zamanda dava
sonucu gelişen içtihatlarla da aynı konularda uluslararası yeni politikalar üre-
tilmektedir.
3. İklim Değişikliği Uyuşmazlıkları
3.1. Genel Olarak
İklim değişikliği davalarına ve uyuşmazlıklarına ilişkin yapılan çalışmalara
bakıldığında söz konusu çalışmaların çoğunlukla çevre hakkının iklim davaları-
na dönüşümü perspektifinden ele alındığı görülmektedir.
Çevre hukuku ve iklim hukukunun birbirine girmiş sıkı bir bağlantısı olmakla
beraber bu iki hukuk dalı arasında büyük farklar da bulunmaktadır. Buradaki
en önemli farklardan biri “iklim değişikliği” konusunun “çevre” konusundan
daha geniş ve kapsayıcı bir alanda çalışılmasıdır. Bir diğer fark ise yaptırım
ve yükümlülükler açısından çevre hukukunda kirletme faktörü üzerinden bir
18
kurgu var iken iklim değişikliğinin en önemli unsuru olan sera gazlarının temel-
de bir kirletici olmamasıdır. Çünkü sera gazlarının belirli bir seviyede olması,
dünyanın yaşanabilir bir sıcaklıkta olmasına olanak sağlamaktadır. Sera gazı
emisyonunun fazlalığı küresel ısınmaya neden olmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadeledeki sera gazı emisyonlarının azaltımı ile iklim
değişikliğine uyum faaliyetleri, iklim hukukunun temelini oluşturmaktadır.
İklim değişikliği ile mücadelede devletlerin üstlendiği somut yükümlülükler
bağlamında da çalışmada ele alınan iklim davalarının geneli, hâlihazırda
18 “Çevre hukukunun temelinde iç içe geçmiş beş ilke mevcuttur. Bu ilkeler; önleme, kirleten
öder, iş birliği (koordinasyon), entegrasyon ve ihtiyat ilkeleridir. Bunlardan önleme ilkesi, çevre
sorunları ortaya çıkmadan müdahale edilmesini ifade ederken iş birliği ilkesi devletlerin çevre-
sel konularda birlikte hareket etmelerine vurgu yapmaktadır. Entegrasyon ilkesi ise çevre koruma
politikalarının kalkınmaya ilişkin tüm faaliyetlerde dikkate alınması ve onlarla bağdaştırılmasını
anlatırken en önemli ilke olan kirleten öder ilkesi, çevreyi kirleten tarafın bu kirlilikle ilgili ortaya
çıkan harcamaları karşılaması gerektiğini ifade eder. Son olarak ihtiyat ilkesi de çevreye etkisi ola-
cağı düşünülen bir faaliyetin sonuçlarının belirgin bir şekilde bilinemese de koruma tedbirlerinin
devam ettirilmesi anlamına gelir.” (Bilgili, 2015: 566)
Yıl 3 / Sayı 6 / Aralık 2024 181