Page 65 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 65

Aytaç Yüksel- Duygu Barut


            tüketim alışkanlıklarının ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yapılmış, iklim
            değişikliği ile uluslararası düzeyde mücadele edilebilmesi amacıyla destekleyici
            bir uluslararası ekonomik sistem kurulması gerekliliğine (Boyar 2020:1934) ve
            “ortak  fakat  farklılaştırılmış  sorumluluklar”,  “ihtiyatlılık  ilkesi”  ve  “insanlığın
            ortak ilgisi” kavramlarına yer verilmiştir. Aynı yıl imzalanan Biyolojik Çeşitlilik
            Sözleşmesi’nde  ise,  biyolojik  kaynakların  sürdürülebilir  biçimde  kullanılması
            ödevi devletlere yüklenmiştir (Skalar 2015:71).
               1994  yılında  ise  Çölleşmeyle  Mücadele  Sözleşmesi  ve  Tropikal  Kereste
            Antlaşması’nda sürdürülebilir kalkınma kavramına açıkça yer verilmiştir.
               1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kurucu Antlaşması’nda ise 1947 tarihli
            GATT Antlaşması’nda yer alan “dünya kaynaklarının tam kullanımı” ifadesinin
            yerini “dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedefine en uygun şekilde
            kullanımı” ifadesi almıştır (Skalar 2015:76).
               1997 yılında imzalanıp 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü’nde ise,
            sera gazı salınımlarına sayısal sınırlandırma ve azaltım hedefleri belirlenmesi
            yoluyla sürdürülebilir kalkınma desteklenmiştir (Skalar 2015:70; Suluk 2021:72).
               1998  tarihli  Aarhus  Sözleşmesi’nin  Başlangıç  kısmında  ise,  çevre  ve
            sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin bilincin artırılması ve sürdürülebilir kalkınmaya
            ilişkin  kamu  farkındalığı  ve  katılımının  teşvik  edilmesi  amaçlanmıştır  (Elliot
            2013:307; Boyar 2020:1940).
               Sürdürülebilir kalkınmaya Avrupa Birliği Hukuku’nda yer verilmesi ise 1992 yılı
            ile başlamıştır. Avrupa Birliği Antlaşması’nın 3’üncü maddesinde sürdürülebilir
            kalkınma  Avrupa  Birliği’nin  bir  amacı  olarak  sayılmıştır.  Aynı  Antlaşmanın
            21’inci maddesinde ise; sürdürülebilir kalkınma, çevrenin kalitesinin ve doğal
            kaynakların korunması ve iyileştirilmesi ortak politika alanları arasında sayılmıştır
            (Skalar 2015:81). Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 37’nci maddesinde ise
            çevrenin korunması ve çevre kalitesinin artırılması amaçlarından ve bunların
            sürdürülebilir  kalkınma  ilkesine  uyumlu  olarak  yürütülmesi  gerekliliğinden
            bahsedilmiştir (Skalar 2015:82).

               2.3. Uluslararası Yargı Kararlarında Sürdürülebilir Kalkınma
               Çalışmamızın yukarıdaki bölümlerinde de yer verildiği üzere çevresel hukuki
            uyuşmazlıklar, 1893 tarihli Pasific Fur Seal Tahkimi’ne kadar geriye gitmektedir.
            İngiltere  ve  Amerika  Birleşik  Devletleri  arasındaki  bu  uyuşmazlıkta  çevrenin
            korunması  ve  doğal  kaynaklardan  yararlanma  hakkı  tartışılmıştır.  Pasific  Fur
            Seal Tahkimi’nden sonra ise bu defa Kanada ve ABD arasında sınır aşan kirlilik
            ve daha sonra Fransa ve İspanya arasında Lac Lanoux Tahkimi ile sınır aşan
            suların meşru kullanımı uluslararası tahkim konusu olmuştur (Skalar 2015:84).
            Tüm bu uyuşmazlıklar incelendiğinde öne çıkan temel benzerliğin, devletlerin



             50  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70