Page 60 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 60

Uluslararası Çevre Hukukunda Sürdürülebilir Kalkınma


            alınmasına,  sürdürülebilir  kalkınmaya  yönelik  iradenin  yenilenmesine  ve
            geleceğe yönelik kalkınma stratejilerinin belirlenmesine odaklanmıştır (Güneş
            2021:335; Kaya ve Ek 2021:82; Skalar 2015:55).
               Stockholm ve Rio Konferansı’nda gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir
            kalkınmaya  yönelik  şüpheci  tutumlarının  aksine,  Johannesburg  Zirvesi’nde
            uluslararası  toplum,  ilk  kez  çevrenin  korunması  ve  kalkınma  hakkı  ikilemine
            karşı nasıl bir yaklaşım izleneceğine ilişkin küresel bir zirve gerçekleştirmekte
            uzlaşmıştır  (Skalar  2015:55).  Zirvedeki  müzakereler  sonucu  hukuki
            bağlayıcılığı bulunmayan Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Bildirgesi ve
            Johannesburg Eylem Planı yayımlanmıştır (Boyar 2020:1935). İşbu belgelerin
            hukuki  bağlayıcılığı  bulunmaması,  Rio  Konferansı’nda  belirlenen  ilkeleri
            ileri  götürecek  nitelikte  kararlar  alınmaması,  sürdürülebilir  kalkınmanın
            somutlaştırılmaması ve sürdürülebilir kalkınmanın hayata geçirilmesine yönelik
            ifadelere  yer  verilmemesi  bu  belgelere  yönelen  temel  eleştirilerdir.  Ancak
            diğer taraftan, daha önce hazırlanmış uluslararası çevre antlaşmalarına birçok
            ülkenin  bu  Zirve’de  taraf  olması  (Kanada  ve  Rusya’nın  Kyoto  Protokolü’ne
            taraf olması gibi), Zirve’nin en önemli sonuçlarından biridir (Güneş 2021:336).
            Konferansın  sonuç  raporunda  ise,  doğal  kaynaklar  üzerinde  devletlerin
            egemenlik  haklarından  söz  edilmemiş  yalnızca  sürdürülebilir  kalkınma  için
            uluslararası  iş  birliğine  değinilmiştir.  Ayrıca  Johannesburg  Sürdürülebilir
            Kalkınma Bildirgesi’nin “(…) sürdürülebilir kalkınmanın birbirine bağlı olan ve
            karşılıklı olarak birbirini pekiştiren ayaklarını [unsurlarını] – ekonomik kalkınma,
            sosyal gelişme ve çevresel koruma –, yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeyde
            ileri götürme ve güçlendirme müşterek sorumluluğunu üstleniyoruz” ifadesi
            ile ekonomik kalkınma, sosyal kalkınma ve çevrenin korunması, sürdürülebilir
            kalkınmanın sacayağı olarak tanımlanmıştır (Boyar 2020:1935; Skalar 2015:56).
            Bu  kapsamda,  sürdürülebilir  kalkınmanın  sağlanması  ancak  yoksullukla
            mücadele  edilmesi,  üretim  ve  tüketimde  sürdürülemez  alışkanlıkların  terk
            edilmesi ve doğal kaynakların korunması ile mümkündür.
               Johannesburg  Sürdürülebilir  Kalkınma  Bildirgesi’nin  bir  başka  önemli
            özelliği ise; dayanışma, insan onuru, küresel toplum inşası, gelir artırıcı istihdam
            olanaklarının yaratılması gibi sosyal devlete ilişkin kavramların sürdürülebilir
            kalkınma  kavramının  yanında  kullanılmasıdır  (Boyar  2020:1936).  Ayrıca  bu
            bildirge ile ilk kez özel sektörün sürdürülebilir kalkınmadaki rolü vurgulanmış
            (Boyar  2020:1936)  ve  Zirve’nin  Afrika’da  gerçekleşmesinin  de  etkisi  ile  gıda
            güvenliği, çölleşme, HIV/AIDS gibi sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlar ön
            plana çıkmıştır (Skalar 2015:59). Son olarak; yenilenebilir enerjiye geçiş ile ilgili









                                                                  Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023  45
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65