Page 55 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 55

Aytaç Yüksel- Duygu Barut


            Stockholm Konferansı (Stockholm Conference on the Human Environment)’dır
            (Güneş  2021:332;  Yıldırım  ve  Nuri  2018:7).  1972  yılında  Massachusetts
            Teknoloji  Enstitüsünde  (MIT)  Donald  ve  Donella  Meadows  liderliğinde  bir
            grup  bilim  insanından  oluşan  Roma  Kulübü’nün  sınırlı  kaynak  arzı,  ekonomi
            ve nüfus artışı ilişkilerini bilgisayar simülasyonuyla incelemek yoluyla kalkınma
            sorunu  geniş  kapsamda  tartışılmıştır.  Ardından  “Büyümenin  Sınırları  (The
            Limits  to  Growth)”  (Gedik  2020:199)  raporunun  yayımlanmasının  sağladığı
            teşvik ve BM Genel Kurulu’nun 2581 sayılı Karar’ı ile aralarında Türkiye’nin de
            bulunduğu  113  devletin  ve  birçok  çevre  örgütünün  katılımıyla  gerçekleşen
            Stockholm Konferansı’nın sonucunda Stockholm Bildirgesi, kurumsal ve mali
            düzenlemelere ilişkin bir karar ve 109 tavsiye içeren bir eylem planı hazırlanmıştır
            (Skalar  2015:21).  Uluslararası  çevre  hukukunun  oluşumunda  bir  milat  olarak
            görülen bu konferansın sonucunda ortaya çıkan Stockholm Bildirgesi ve Eylem
            Planı ile, insan faaliyetleri sonucu çevre üzerindeki tahribata, ekonomik gelişme
            sorunlarına çevrenin korunması için uluslararası iş birliği ihtiyacına ve insanların
            sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkına vurgu yapılmıştır (Güneş 2021:332).
            Ayrıca; Stockholm Bildirgesi ile ortaya çıkan 26 ilkeden içeriği dolayısıyla en
            çok  ilgi  çeken  21’inci  ilke  ile  her  devletin  sınırları  içerisindeki  kaynaklardan
            yararlanma  hakkı  dikkate  alınmakla  birlikte  doğal  kaynakların  korunmasına
            yönelik küresel bir sorumlulukları bulunduğu ve sınır aşan faaliyetlerde doğal
            kaynakların nasıl yönetileceği de belirtilmiştir (Skalar 2015:22-23).
               Her  ne  kadar  Stockholm  Konferansı’nda  sürdürülebilir  kalkınma  kavramı
            kullanılmamış ve Konferansın ana temasını oluşturmamış olsa da, Stockholm
            Bildirgesi’nin önsözünde yer alan “İnsan çevresinin korunması ve geliştirilmesi,
            ulusların  refahını  ve  dünya  çapında  ekonomik  kalkınmayı  etkileyen  büyük
            öneme sahip bir sorundur” ve “İnsan sürekli deneyim biriktirir; keşfetmeye,
            icat  etmeye,  yaratmaya  ve  ilerlemeye  devam  eder.  Zamanımızda  insanın
            yaşadığı  ortamı  dönüştürme  gücü  akılcı  kullanıldığı  takdirde  tüm  ülkelerin
            vatandaşlarını  kalkınmanın  yararlarından  faydalandırabilir  ve  onlara  yaşam
            kalitelerinin yükseltilmesi olanağını sunabilir. Bu güç kötü niyetli ve düşüncesiz
            bir biçimde kullanılırsa insan ve çevresine hesap edilmesi mümkün olmayan
            zararlar verebilir” ve “Bugünün ve gelecek kuşakların çevresini korumak ve
            iyileştirmek insanlık için hayati bir hedef haline gelmiş olup; bu hedef daha
            önce  saptanmış  olan  barış  ve  dünya  çapında  ekonomik  ve  sosyal  kalkınma
            hedefleriyle  birlikte  ve  bunlarla  uyum  içinde  gerçekleştirilecektir” ifadeleri
            (Turgut  1997:702;  Boyar  2020:1925);  Bildirge’nin  2,  3,  4,  5,  13  ve  14’üncü
            ilkelerinde çevrenin taşıma kapasitesine dikkat çekilmesi, çevresel unsurlardan
            yararlanırken  gelecek  kuşakların  haklarına  saygı  duyulması  gerektiğine
            vurgu  yapılması,  kalkınmanın  çevre  ile  bağlantılı  olduğunun  ifade  edilmesi
            ve  Bildirge’nin  6’ncı  ve  12’nci  maddeleri  arasında  ise  kalkınma  ve  çevre
            arasındaki ilişkiye değinilmesi ile birlikte sürdürülebilir kalkınmanın temelleri



            40  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60