Page 50 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 50

Uluslararası Çevre Hukukunda Sürdürülebilir Kalkınma


            bir  model  veya  yol  haritası  olarak  değerlendirilebilse  de  gerek  uluslararası
            antlaşmalarda gerek Çevre Kanunu’nda gerekse de doktrinde “ilke” olarak
            ele alınmaktadır (Güneş 2021:81-82).
               Yaygın  kullanımına  ve  doksanlı  yıllardan  itibaren  çevre  hukukunda  olan
            ağırlığına  rağmen  sürdürülebilir  kalkınma  kavramı  tanımında  bir  uzlaşı
            sağlanabilmiş  değildir  (Güneş  2021:83).  Öte  yandan,  gelişmiş  ülkeler  ve
            gelişmekte olan ülkeler ile farklı toplumsal grupların ilkeye yaklaşımları farklılık
            göstermektedir  (Güneş  ve  Coşkun  2004:83-84).  İlkenin  anlaşılabilmesi  her
            şeyden önce sürdürülebilirlik ve kalkınma kavramının anlaşılmasına bağlıdır.
               Günümüzde  çevrebilimden  eğitime,  tarımdan  güvenliğe  kadar  geniş  bir
            alanda  kullanılmakta  olan  sürdürülebilirlik  kavramı,  farklı  alanlarda  birçok
            tanımının olması sebebiyle eleştirilmektedir. (Newig 2008:viii; Güneş 2021:79).
            Sözcüğün  ilk  anlamı  ile  sürdürülebilirlik,  bir  şeyin  kesintiye  uğramaksızın
            varlığının devam edebilmesi veya bir şeyin gelecekte de var olabilmesi olarak
            tanımlanabilmektedir  (Güneş  2021:87).  Latince  kökeni  ise  “korumak”  ya  da
            “aşağıdan  desteklemek”  anlamına  gelen  “subtenir”  kelimesidir.  Oxford
            İngilizce  Sözlüğü  ise  sürdürülebilirliği,  belirli  bir  seviyede  veya  oranda
            tutulabilme  olarak  tanımlamaktadır.  Ayrıca  sürdürülebilirlik;  Ruckelshaus’a
            göre “ekolojinin en geniş sınırları içinde ekonomik büyümenin ve kalkınmanın
            karşılıklı  etkileşim  ile  sağlanacağı  ve  zaman  içinde  korunacağı  doktrini”
            ve  Gilman’a  göre  ise,  toplumun,  ekosistemin  ya  da  devam  eden  herhangi
            bir  sistemin  ana  kaynakları  tüketmeden  belirsiz  bir  geleceğe  dek  işlevini
            sürdürmesidir  (Özmehmet  2008:2-3).  Çalışmamızın  konusunu  oluşturan
            çevre hukuku alanında ise sürdürülebilirliği; 1987 yılında Birleşmiş Milletlerin
            yayımladığı  Ortak  Geleceğimiz  (Our  Common  Future)   başlıklı  raporda  yer
                                                             1
            alan  “İnsanlık,  doğanın  gelecek  nesillerin  gereksinimlerine  yanıt  verme
            yeteneğini  tehlikeye  atmadan,  günlük  ihtiyaçları  temin  ederek,  kalkınmayı
            sürdürülebilir  kılma  yeteneğine  sahiptir”  ifadesinden  hareketle  üretim  ve
            çeşitliliğin  devamlılığı  sağlanırken  insanlığın  yaşamının  daimi  kılınabilmesi
            veya kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden
            karşılayabilmemiz olarak tanımlamak mümkündür. Tanımlamalar kapsamında
            sürdürülebilirliğin  ekonomi,  toplum  ve  çevre  bileşenlerinden  oluştuğu  ve
            sürdürülebilirliğin  ancak  bu  bileşenlerin  ortaklığı  veya  kapsayıcılığı  hâlinde
            mümkün olabileceği ifade edilmektedir  (Özmehmet 2008:3-4, Gedik 2020:203).
               Sürdürülebilir kalkınma kavramının diğer bileşeni olan kalkınma kavramı ise,
            farklı disiplinleri ilgilendiren bir kavram olmakla birlikte, bir ülkede ekonomik
            büyüme, kişi başına düşen milli gelirin artması, sosyal ve kültürel ilerlemenin
            bir  arada  gerçekleşmesi  veya  bir  ülkenin  gayrisafi  yurtiçi  hasılasının  yıldan
            yıla  değişim  oranı  olarak  tanımlanabilir  (Biede  2015:25).  Kalkınma  kavramı

            1  Brundtland Raporu olarak da adlandırılır.



                                                                  Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023  35
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55