Page 64 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 64
Uluslararası Çevre Hukukunda Sürdürülebilir Kalkınma
konuyu düzenlemek için daha elverişli bir yol olarak ortaya çıkmaktadır. (Skalar
2015:66). Nitekim esnek hukuka başvurulan başlıca örneklerde, uluslararası
hukukun aktörlerinin ellerindeki seçenekler bir düzenleme yapamamak veya
esnek hukuk belgeleri ile düzenleme yapmak arasındadır (Skalar 2015:67).
Sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin esnek hukuk belgeleriyle sağlanan ilerleme
dikkate alındığında, sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin esnek hukuk belgelerinin,
konunun doktrinde daha fazla yer almasına, konuya ilişkin uluslararası antlaşma
ve yargı kararlarının artmasında büyük rol oynadığı gözlemlenmektedir (Skalar
2015:68).
2.2. Uluslararası Antlaşmalarda Sürdürülebilir Kalkınma
Birleşmiş Milletler’in kurulması sonrası sürdürülebilir kalkınmaya yer veren
uluslararası antlaşmaların sayısı artmaya başlamıştır. 1946 tarihli Uluslararası
Balina Avcılığının Düzenlenmesi Sözleşmesi, 1958 tarihli Açık Denizde Balıkçılık
ve Canlı Kaynakların Korunması Sözleşmesi ve 1982 tarihli Birleşmiş Milletler
Deniz Hukuku Sözleşmeleri bunlardan başlıcalarıdır. Doğal kaynakların ve
çevrenin korunması ve gelecek kuşakların menfaatlerinden söz edilmekte olsa
da bu antlaşmaların temel olarak ekonomik amaçlarla ortaya çıkmıştır (Skalar
2015:68).
Sürdürülebilir kalkınma kavramının ilk kez ismen belirtilmesi ise 1985 tarihli
Doğanın ve Doğal Kaynakların Korunması hakkında ASEAN Antlaşması ile
mümkün olmuştur. ASEAN Antlaşması’nın hemen ardından ise 1986 tarihli Güney
Pasifik Bölgesinde Doğal Kaynakların ve Çevrenin Korunması Sözleşmesi’nin
Başlangıç bölümünde “sürdürülebilir kaynak yönetimi”ne yer verilmiştir.
Seksenli yıllarda uluslararası antlaşmalarda yer almaya başlayan sürdürülebilir
kalkınmanın, uluslararası çevre hukuku antlaşmalarında yer aldığı ilk ve belki de
en önemli örnek 1987 tarihli Brundtland Raporu’dur (Boyar 2020:1929; Skalar
2015:68-69). Özellikle sürdürülebilir kalkınmanın tanımının yapılması bakımından
önem arz eden Brundtland Raporu (Turgut 2017:94, Güneş 2021:87) ve nihayet
1992 tarihinde düzenlenen Rio Konferansı, kavramın uluslararası antlaşmalardaki
muğlaklığını bir ölçüde gidermek bakımından önem taşımaktadır.
1991 tarihli Çevresel Etki Değerlendirmesi Hakkında Espoo Sözleşmesi’nin
Başlangıç kısmında “çevresel yönden sağlıklı ve sürdürülebilir kalkınmayı
temin etme gereksinimi” ifadesine yer verilmiştir.
1992 yılındaki bir diğer önemli gelişme ise, İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi’nin imzalanmasıdır. Sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin en temel ve
önemli antlaşmalardan biri olarak nitelendirilen bu sözleşme, atmosferdeki
sera gazlarının artması ve iklim değişikliği ile sürdürülebilir kalkınma arasında
kurduğu ilişki bakımından önem taşımaktadır. Ayrıca sözleşme ile hem
kalkınma hakkına saygı duyulmuş hem sürdürülebilir olmayan üretim ve
Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023 49