Page 180 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 180
Çevre Tarihi Perspektifinden Sürdürülebilir Su Yönetiminde
Örnek Medeniyet: Osmanlı Devleti
Osmanlı’da Kanunnameler ile Suyun Korunması
Su kaynaklarının korunmasına hassasiyet gösteren Osmanlı Devleti,
bu durumu hukuk sistemine de yansıtmış, konu hakkında sayısız karar
ve hükümlere yer vermiştir. Bu kararlara bakıldığında mülkiyete ait olan
suların kullanım haklarından çok şahısların kullanım haklarının dikkate
alındığı görülmektedir. Bu haklara “irtifak hakları” denilmektedir. Kaynaklar
incelendiğinde (içme ve içilme hakları) hakk-ı şirb ve hakk-ı şürb (hakk-ı şerefe)
olmak üzere su kaynaklarının kullanımına dair iki hak yer almaktadır. Tarım ve
hayvancılık için suyun kullanım hakkı, hakk-ı şirb, hayvan ve insanların içme
sularına zarar vermemek koşuluyla suyun kullanımına hakk-ı şürb veya hakk-ı
şerefe denilmektedir. Suyun kullanımında;
• Herhangi bir mülke ait olmayan kanal, nehir, dere vb. su alanlarından
her kesimden kişilerin hakk-ı şirb ve hakk-ı şürbe sahip olabildiği,
• Hususi kullanıma ait olan kanal ile borulardan akan sulardan şahısların
hem hakk-ı şirb ve şürb olarak iki hakkının bulunduğu, diğerlerinin ise
zarar vermemek şartı ile sadece hakk-ı şürbden yararlanabildiği,
• Herhangi bir zarara sebebiyet vermemek koşuluyla mülke ait olan
havuz, kuyu, çeşme sularından mülk sahibi dışında, şahısların sadece
hakkı-ı şürbden faydalanabildiği,
• Özel şahsa ait havuz, depo ve sarnıç gibi alanlardaki mülk sularından
sahipleri dışında başkalarının bu iki hakkı da bulunmamaktadır.
Suyun kullanımında yukarıda değinilen hakların dışında, hakk-ı mecra ve
hakkı mesil olmak üzere iki haktan daha bahsedilmektedir. Hakk-ı mecra, su
kanallarının yapımında başkasına ait tarla, ev vs. yapılardan suyolu geçirmek için
kullanılan haktır. Hakk-ı mesil ise atık sulardan (çirkab) bahsedilen haklardandır.
İrtifak haklarından olan mecra haklarında;
• Kamuya ait olan nehir, dere, çay vb. suların masrafları devlete ait olduğu,
• Akarsuların kollara ayrıldığı bölgelerdeki sulardan yararlanan
kişilerin suların tamir, bakım ve onarım işlerinden sorumlu olduğu,
• Özel sulara ait mecraların bakım ve onarımını ise intifa hakkı
sahiplerinin üstlenmesi gerektiğine dair üç durum bulunmaktadır
(Akgündüz, 2000).
Osmanlı Devleti’nde yer alan hüküm ve kararlarda da görüldüğü üzere su
kaynaklarının korunmasına ayrıca bir önem verilmiştir. Hatta uzun yıllar mülke
sahip olan şahıslar dahi olsa oluşan zararın giderilmesi için gereken yaptırım
ve cezalara tabi tutulmuştur. Bunun dışında yeni su kanallarının inşası, su
kaynaklarının çıkarılması ve suyun teminin de uygulanacak yöntemler için de
çeşitli kararlar ve kuralların uygulandığı görülmektedir (Uçar, 2017).
Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023 165