Page 185 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 185
İbrahim Yenigün-Vildan Balcı-Abdullah Yenigün-Sinan Uyanık
dönemin Avrupalı seyyahları notlarında akan suların bakımı, temizliği ve
temininin sağlanması için ayrıca vakıflar kurulmasını hayranlıkla ifade etmişlerdir
(Topal, 2015). Uyguladığı yöntemlerle Avrupalı seyyahların beğenisini
kazanan Osmanlı Devleti, su yönetim idaresinin hemen her aşamasında
faaliyet gösteren vakıfların denetimi için de titiz bir yaklaşım göstermiştir. Bu
hususta örnek olarak bahsedilen bir hüküm belgesinde, yönetimde bulunan
bazı kişilerin Can Feda Hatun isimli vakfın suyu ile evlerinin önüne çeşme
yaptırdıkları ortaya çıkmıştır. Bu durumun devlet yetkilileri tarafından duyulması
üzerine adı geçen şahıslar vakfın sularını kullanmaktan men edilmiş ve gerekli
cezai işlemler yapılmıştır (Gültepe, 2000). Suyun kullanımında örnek rol model
sergileyen Osmanlı Devleti, verilen hüküm örneğinde de bahsedildiği üzere
hakkı olmayan kişilerin vakfa ait olan suların yöneticileri dahi olsa, kullanımına
izin vermediği ve bu konuda ayrıca denetimler gerçekleştirdiği görülmektedir.
Bu çerçevede konu hakkında gereken hukuki sistemin uygulanarak suların
koruma altına alınması örnek bir uygulama olarak yer almaktadır.
Sonuç
Tüm canlı yaşamının vazgeçilmez kaynağı olan su, bilhassa insan yaşamının
devamında ayrıca önem verilen konulardan biri olmuştur. Özellikle gezegende
bulunan suyun tüm insanlık için eşit dağılım göstermemesi, suya yakın
bölgelerde yaşama isteğini artırmıştır. İnsan yaşamında belirleyici bir rol
üstlenen suyun dini, sosyal, kültürel ve ekonomik etkileri farklı uygarlıklara
ait su kültürlerinin doğmasına da neden olmuştur. Bu çerçevede sergilenen
kültürel zenginlikler devletlerin gelişmişlik düzeylerinin bir sonucu olarak
karşılanmış ve medeniyetlerin “su medeniyeti” olarak anılmasına sebebiyet
vermiştir. Bu medeniyetlerden biri de, yaptığı fetihlerle geniş coğrafyalarda
farklı inanç ve kültürleri içerisinde barındıran zengin bilgi birikimine sahip
Osmanlı Devleti’dir.
İnanç eksenli bir medeniyet tasavvuru belirleyen Osmanlı Devleti, bu
anlayış gereği suyu “emanet” olarak görmüş ve hayata geçirdiği örnek
uygulamaları dönemin koşulları göz önünde bulundurulduğunda hayranlıkla
karşılanmıştır. Bu bağlamda çalışmanın temel eksenini teşkil eden Osmanlı
Devleti’nin, su medeniyeti olarak sayısız sergilediği örnek rol modeller,
kaynaklar doğrultusunda incelendiğinde; sağlam temeller üzerine bina
edilmiş bir hukuk sistemi ile desteklendiği görülmüştür. Bununla birlikte tesis
edilen üstünlüğün devamı göz ardı edilmeyip, en az bu başarının temininde
olduğu gibi sürdürülebilirliği adına da büyük özen ve gayret sergilenmiştir. Bu
çerçevede bilhassa su kaynaklarının adaletle dağıtımı, bakım ve onarımlarda
gösterilen titiz yaklaşımlar “emanet” kavramının bir tezahürü olarak karşımıza
çıkmaktadır. Bu konuda vakıf sularının aktif olarak yer aldığı görülmekle birlikte
170 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi