Page 23 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 23
Zekâi Şen
İklim değişikliği ve özellikle değişkenliği tesirleri ile taşkın sıklık ve
şiddetlerinde de değişikliklerin olması şimdiden öngörülmektedir.
Şiddetli yağışlardan sonra ortaya çıkan yüzey akışının hacminde artmalar
beklenmektedir. Bu durum Türkiye’de özellikle Akdeniz ve Karadeniz (Batı ve
orta) kısımlarında son zamanlarda sıkça ortaya çıkmaktadır. Yağış şiddetinde
artış beklenen bölgelerde taşkın miktar ve sıklıklarında da artışların ortaya
çıkması beklenmektedir. Buna karşılık yağış şiddetinin azalacağı birçok bölgede
kuraklık sıklık ve şiddetinin artması beklenmektedir. Türkiye’de buna en güzel
misal İç Anadolu bölgesidir. Genel olarak, bu asrın sonlarına doğru kuraklığın
etkilediği alanların artması beklenmektedir. Bazı su toplama alanlarında da
taşkın ve kuraklıkların birbiri ardına sıra ile artması da mümkündür.
İklim Değişikliği ve Sosyoekonomik Sorunlar
Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamasına engel olmadan bugünün
ihtiyaçlarını karşılamak hedefi ile iklim değişikliğine karşı gerekli uyum,
azaltım ve mücadele yöntemlerinin ortaklaşa bir şekilde yerel konumlara
uygun bir şekilde geliştirilerek sürdürülebilir kalkınmayı devam ettirebilecek
uygulamalara öncelik verilmelidir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı sınırları
içinde teknoloji ve çevre kaynakları ile ilgili mevcut sosyal kurumların insan
faaliyetlerini iklim değişikliğini azaltabilecek şekilde yönlendirmesi önem
kazanır. Mesela, yoksulluk kendi içinde bir sorun olabilir ancak sürdürülebilir
kalkınma herkesin en temel ihtiyaçlarının sağlanmasını zorunlu kılar ve
insanların daha iyi bir hayat sürmesi için gereken fırsatları sunmak için çalışır.
Tatlı su ekosistemleri, dünyada kırsal kesimde yaşayan birçok kişinin
hayatını sürdürmesini sağlayarak her topluma çok değerli mal ve hizmetlerin
ulaşmasını mümkün kılar. Dünyada en çok tehdit edilen ekosistem su ile ilgili
olandır. Su kaynaklarının etkin ve yetkin bir biçimde yönetilememesi halinde
bunların tükenmeye yüz tutmaları ile çevre sorunları baş gösterebilmektedir
(Örnek: Orta Asya’daki Aral Gölü). Ülkeler kalkınma planlarını sürdürebilmek
konusunda öncelikle doğal kaynakların tükenmesi ve çevre bozukluklarının
önüne geçebilme konularında sorunlar yaşamaktadır. Ülkelerin ekonomileri
geliştikçe kalkınma süreçlerini sürdürülebilir bir hale getirebilmek konusuna
yoğunlaşmaları gerekir ki ortaya çıkabilecek sorunlar gittikçe azaltılabilsin. Bu
konuda bilhassa tatlı su ekosistemleri, maruz kalabileceği küresel ısınma ve
iklim değişikliği etkilerinden uzak tutulmaya çalışılmalıdır.
Su sınırsız bir kaynak değildir, hidrolojik dönüşüm sayesinde yenilenebilir ve
sürdürülebilir bir nitelik kazanmaktadır. Su yönetimi birbiriyle çatışan talepleri
dengeleyecek biçimde gerçekleştirilmelidir. Geçmişte su kaynaklarının
yönetimi öncelikle hanelere, sanayi kuruluşlarına ve tarım kullanımına yönelik
mevcut talepleri karşılama odaklıydı. Kısa süre öncesine kadar çoğu bölgede su
8 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi