Page 25 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 25
Elif Özlem Aydın
uzatılması, enerji ve doğal kaynak tüketiminin azaltılması ve çevre kirliliğinin
önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Uzun vadeli kullanıma göre
tasarlanmış, sürdürülebilir yapılarla oluşmuş dokuların dirençlilik açısından
bulundukları yerleşimlere avantaj sağlayacağı kesindir. Bu açıdan bakıldığında
uzun yıllardır varlığını sürdüren kültürel ve miras değeri olan yapıların korunması
ve bu yapıların kullanım sürelerinin uzatılmasına yönelik uyarlanabilir yeniden
kullanım çalışmalarının doğal çevre üzerinde olumlu etkisi olan sürdürülebilir
yaklaşımlar olduğu görülmektedir.
4. Sürdürülebilir Yapılaşma Kriterlerinin Oluşturulmasında
Tarihi Yerleşimlerden Alınabilecek Dersler
Sanayi öncesi dönemde her toplum kendi inanç ve görüşleri doğrultusunda,
kendisine uygun, toplumsal alışkanlıklarını yerine getirecek şekilde, yapılar
inşa etmiş, kendi yetenek ve ekonomilerine göre bir zanaat veya meslek
edinmiştir. Sanayi devrimiyle bulunan yeni yapı malzemeleri ile yüksek yapılar
ve geniş açıklıklı yapılar yapma imkânını artırmış ve buna bağlı olarak mimari
ve kentleşme alanındaki büyük dönüşümler yaşanmıştır.
Dirençli olarak tanımlayabileceğimiz yıllardır varlığını sürdüren, çevre etki
düzeyi anlamında ekolojik olarak kabul gören geleneksel yapı ve dokuların
yıllardır varlığını sürdürme nedenlerinin araştırılması sürdürülebilir yapılaşma
kriterlerinin belirlenmesi açısından önemlidir. Bu yapıların çoğunda ekolojik
olarak nitelendirilebilecek yerel malzemelerin kullanıldığı ve tasarımlarında
çevre verilerinin dikkate alındığı bilinmektedir (Güleç Korumaz, Canan ve
Korumaz 2014; Ulukavak Harputlugil ve Çetintürk 2005).
Bu bağlamda Anadolu da günümüze erişebilmiş tarihi yerleşimlerin fiziksel
evrim süreci ve yönetimsel modelleri incelendiğinde insanın temel ihtiyaçlarına
cevap veren tamamen insan odaklı fonksiyonel bir yaşam biçimi ile karşılaşırız.
Yerleşim dokusunu oluşturan yollar, yapı adaları, meydanların morfolojisi,
konut birimlerinin yönelimi topografyanın belirlediği doğal koşullara göre
kendiliğinden, komşuluk ilişkilerine dayanarak genellikle tasarlanmaksızın
aşama aşama gelişmiştir. Geleneksel konutlar hem yaşam alanı olduğu
gibi üretim alanı olarak da bu dokularda çağımızdaki sanayileşmeye kadar
kentlere ekonomik katkı sağlayarak orta ölçekli Anadolu kentlerinde varlığını
sürdürmüştür (Esin, Aydın ve Başarık, 2013; Aydın, 2007).
Anadolu kentlerinin ilk planlanması ve ilk yerleşim kararları, toplumun
korunması, kent içerisinde ulaşılabilirliğin sağlanması ve yeni yapılaşma
alanlarının seçilmesi için; konu ile ilgili deneyimli kişiler tarafından, kentin
iklim, arazi ve ekonomik koşulları incelenerek gerçekleşmiştir (Şekil 3, 4.). Bu
nedenle genellikle jeolojik, coğrafik, çevresel ve iklimsel özellikleri bakımından
güçlü yönleri olduğu söylenebilir (Esin, Aydın ve Başarık, 2013; Aydın, 2007).
11 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi