Page 22 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 22
Dirençli Yerleşim -
Yapılaşma İlişkisi ve Sürdürülebilirlik
19. yüzyıldan bu yana endüstrileşme, bilişim, teknoloji ve enerji
kullanımlarının yarattığı fırsatlar tarım öncesi toplumların geleneksel dokularını
doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Batıda sıfırdan kurulan sanayi
kentleri bu dönüşümü planlayarak önlemler almış olsalar da, hızlı sanayileşen
çoğu yerleşimde bu dönüşüm plansızdır. Artan sanayileşme faaliyetleri sanayi
odaklarında göçü hızlandırmış ve yapılaşmayı arttırmıştır. Kapasitesi üzerinde
plansız nüfusu artan kentler bu dönüşümden doğrudan etkilenirken, kırsal
yerleşimler de dolaylı olarak etkilenmişlerdir. Plansız ve kalabalık sanayi odakları
yüzyılımızda çevre kirliliği, trafik sorunsalı, artan nüfusa hizmet götürme gibi
konularda ciddi sorunlar yaşamaya başlamıştır. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde
yaşadığımız küresel salgına kadar kırsal alanlar bu dönüşümden çok önemli bir
ulaşım ağı, su yolları, enerji kaynakları üzerinde olmadığı, turizm baskısı altında
kalmadığı sürece çok fazla etkilenmeyerek varlığını sürdürebilmişlerdir. Ancak
söz konusu küresel salgın kırsal yerleşimlerin önemini insanlığa hatırlatmıştır.
Çevre, iklim verilerini dikkate alarak gelenekten gelen kadim bilgiler saklayan
bu yerleşimler de maalesef düzensiz/plansız yapılaşma baskısı altındadır.
1950’de dünya nüfusunun yaklaşık %30’u kentlerde yaşıyorken, 2007 yılında
ilk kez kentlerde yaşayanların sayısı kırsalda yaşayanların sayısını aşmış ve
bu eğilim kentleşme yönünde hızla devam etmektedir. 2020 yılında bu oran
%57’ye ulaşmıştır (Gerçek, 2021). Yani son 70 yılda dünya kentlerinin nüfusunun
yaklaşık olarak iki katı oranda artığını söylemek mümkündür. Dünya tarihi için
çok kısa süre sayılabilecek bu 70 yıllık sürede kentler artan nüfuslarıyla doğal
afetler, ekonomik ve sosyal krizlere karşı risk eylem planları ile mücadele
etmeye çalışmaktadır. 2030’da dünya nüfusunun %60’ının, 2050’de ise yaklaşık
%70’inin kentlerde yaşayacağı tahmin edilmektedir (Gerçek, 2021). Kırsal
yerleşimler nüfus yoğunluklarının fazla olmaması nedeniyle binlerce yıldır sahip
olduğu değerler nedeniyle kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, hatta gerektiğinde
büyükşehirlere de ürün yetiştiren, bağımsız yaşamını sürdürebilen alanlardır.
Eğitim, ekonomi, sağlık, iş olanakları gibi koşullar gereği kentlerde yaşayan/
yaşamak zorunda kalan nüfusun geldikleri kırsalla olan organik bağlantıları
genellikle sürmektedir. Kırsalla bağlantısı sürmeyen nüfusun da kırsalda hafta
sonu veya tatil evi gibi talepleri gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum dünya
topraklarında her geçen gün yapılaşma hızını artırmaktadır. Artan yapılaşma
faaliyetleri de çevre sorunlarını beraberinde getirmektedir.
3. Yerleşim Alanlarındaki Yapılaşmanın Çevreye Etki Düzeyi
Dünyada ekolojik dengeyi etkileyen en önemli faktörlerden biri de
yapılaşma düzeyidir. 20 yıl önce yapılan tespitlere göre dünyada tüketilen yıllık
toplam enerjinin yaklaşık yarısını binalar tüketmektedir. Suyun %42’si binaların
yapımında ve kullanım sürecinde harcanmaktadır. Dünya ormanlarının %25’i yapı
Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022 8