Page 17 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 17

Elif Özlem Aydın

               Giriş


                             Yaşamın insanoğlu için sonluluğunu tekrar tekrar tanık olduğumuz
                             olaylarla öğrenmekteyiz. Planlama, mimarlık ve mühendislik bilgisi
                             ile inşa edilen yapılı çevreler gelecek kuşaklara aktardığımız en
                             somut belgelerdir. Belki de ciltler dolusu yazılı belgenin mevcut
                             izleridir.
               Dünyada  var  olan  canlıların  sürdürülebilir  devamlılığı  doğayla  yaşadığı
            uyuma  bağlıdır.  Canlıların  barınağı  olan  bu  dünyada  var  olma  çabaları,
            doğayı da şekillendirmektedir. Hem düşünen, hem de hareket eden canlılar
            belki de dünyanın dönüşümünde en etkili olan canlılardır. İnsanoğlu çağlar
            boyu  varlığını  sürdürmek  için  bu  dünyayı  şekillendirmiştir.  Bilinen  tarihe
            göre doğadaki en önemli şekillenme ve dönüşümün ise 19. yüzyıldaki sanayi
            devrimiyle yaşandığını söylemek mümkündür. Sanayi devriminden sonra tarım
            ve  gıdadan  eğitime,  mimariden  şehirciliğe,  üretimden  finansa,  ulaşımdan
            lojistiğe her alanda yaşanan bu dönüşüm son yıllarda (2022) bilişim ve teknoloji
            çağıyla dünyayı hızla dönüştürmektedir.
               Mimari ve kentleşme alanındaki en büyük dönüşüm de yine sanayi devrimiyle
            yaşanmıştır. Özellikle sanayi alanında çeliğin standardizasyonu yüksek yapılar
            ve geniş açıklıklı yapılar yapma imkânını artırmış ve betonarmenin keşfi ile çok
            nüfuslu kentler oluşturmak mümkün olmuştur. İş bulma imkânının arttığı sanayi
            kentlerinde  mimari  ve  kentleşme  hızla  dönüşmüş  ve  kentler  genişlemiştir.
            İnsanlık  tarihinin  en  kalabalık  kenti  1700  yılında  Tayland’daki  Ayutthaya‘nın
            nüfusunun  1.000.000  olduğu  bilinmektedir  (Kültür  servisi  web  sitesi,  2022).
            Sanayi  devriminin  başladığı  kabul  edilen  Londra’nın  1850’deki  nüfusu
            2.320.000’dir  (Kültür  servisi  web  sitesi,  2022).  1925’te  New  York’un  nüfusu
            7.740.000 iken (Kültür servisi web sitesi, 2022) MS 2021 yılında Tokyo yaklaşık
            37.732.000  nüfusla  dünyada  günümüzdeki  en  kalabalık  şehirlerinden  biridir
            (Wikipedia web sitesi, 2022). Sanayi devrimiyle yaklaşık 200 yıllık kısa olarak
            nitelendirilebilecek bir süreçte dünyanın en kalabalık kent nüfusunun 20 kat
            kapasiteye yükselmesi iletişim ve ulaşım olanaklarının giderek kolaylaşması ve
            bu olanaklara bağlı bilgi ve teknoloji naklinin hızlanması ile doğrudan ilişkilidir.
            Kentlerde  artan  nüfus  çağımızda  yapılaşma  düzeyini  artırmakta,  sosyal
            dinamikleri tetiklemekte ve dolaylı olarak çevre sorunlarına neden olmaktadır.
               Bu  çalışmada  dirençli  yerleşim  kavramı  açıklanarak,  bilinen  tarihe  göre
            insanoğlunun kendisi için faydalı gördüğü üretimlere dayalı “devrim” olarak
            nitelendirilebilecek kritik dönemlere bağlı yaşanan dönüşümler aktarılmıştır.
            Bu  devrimlerin  etkisiyle  şekillenen,  günümüze  yüzyıllar  boyu  yerleşim  alanı
            olarak ulaşabilmiş ve hala önemli yaşam merkezleri olan Anadolu’daki tarihi
            dokuların ekolojik açıdan dirençli yönleri üzerinde durulmuştur. Bu dokuların
            varlığını sürdürmesinde onları üstün kılan dirençli yönler göz önünde tutularak



             3  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22