Page 39 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 39
Zeynep Cansu Ayturan - Tuğba Dinçbaş - Halil Hasar
Bu kapsamda temel vazife, sürdürülebilir arazi yönetimi ve kuraklıkla mücadele
stratejilerini ulusal ve uluslararası düzeyde geliştirip uygulamak, yerel
katılımcılığı ve yönetişimi teşvik etmek, aynı zamanda uluslararası iş birliklerini
güçlendirmektir. Türkiye’nin Çölleşme ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi
sürdürülebilirlik, katılımcılık, etkinlik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve bilimsel
yaklaşımlar gibi temel ilkelere dayanmaktadır (ÇEM, 2013).
İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030) (IDASEP)
İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030), arazi tahribatı,
erozyon, sedimentasyon ve çölleşme ile mücadeleyi önceliklendirmektedir.
Yanlış arazi kullanımının önlenmesi ve sürdürülebilir arazi yönetimi uygulamaları,
Ulusal Arazi Örtüsü Sınıflandırma ve İzleme Sistemi (UASİS) ile takip edilerek,
toprak karbon stoklarındaki değişimler ve erozyon/sedimentasyon seviyeleri
düzenli olarak izlenecektir. Özellikle, bozulmuş arazilerin rehabilitasyonu ve
arazi kullanımında iklim değişikliğine uyum gibi konular, en az 100 uzmanın
yetiştirilmesi ve pilot projelerle desteklenecektir. Toprak verimliliğini ve karbon
stoklarını artırıcı doğa temelli çözümler, biyokömür ve toprak işlemesiz tarım
gibi uygulamaların yaygınlaştırılması da bu çabaların bir parçasıdır. Ayrıca,
erozyon ve çölleşmeyle mücadelede farkındalığın artırılması amacıyla her yıl en
az 10 teknik eğitim verilmesi ve en az 1000 kişiye uygulamalı eğitimlerle arazi
yönetimi konusunda bilgi aktarılması hedeflenmektedir. Tüm bu faaliyetler,
Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele hedefleriyle uyumlu bir şekilde, toprak
karbonunu koruma ve erozyonun önlenmesi amacını taşımaktadır (IDB, 2024a).
İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030) (IDUSEP)
İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2024-2030), çölleşme
ve erozyonla mücadeleye odaklanarak arazi tahribatının önlenmesi ve
ekosistemlerin restorasyonunu hedeflemektedir. Toprak karbon stoklarının
korunması, havza yönetimi ve doğa temelli çözümler iklim uyum çalışmalarının
temel unsurları olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, tarımsal ve ormansal
alanlarda uygulanan entegre havza yönetimi, toprak ve su muhafaza
projeleri, rüzgâr erozyonunu önlemek için rüzgar perdeleri oluşturulması gibi
faaliyetler öne çıkmaktadır. Ayrıca, deniz çayırlarının korunması, sulak alanların
restorasyonu, biyolojik çeşitliliği destekleyen yeşil altyapı uygulamaları da
erozyonun azaltılması ve arazi tahribatının önlenmesi için önemli araçlar olarak
tanımlanmıştır. Özellikle, Türkiye’nin Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında yapılan
ekolojik restorasyon çalışmaları, deniz ekosistemlerinin karbon yutakları olarak
korunmasına katkı sağlarken, iklim değişikliğine uyumun teşvik edilmesi
açısından da büyük öneme sahiptir. Bu stratejiler, aynı zamanda ormansızlaşmayı
önleyerek, biyolojik çeşitliliği ve ekosistem hizmetlerini korumayı amaçlayan
çalışmalarla da uyumludur. Uygulamaya konulacak eylemler, iklim değişikliği
38 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi