Page 44 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 44
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalışmalarının Paris Anlaşması Taahhütleri ve
Net Sıfır Emisyon 2053 Hedefleri Bakımından Değerlendirilmesi
ulaşmaktır. Bu hedef, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadeledeki kararlılığını
ve gelecekteki düşük karbonlu kalkınma yönündeki planlarını ortaya
koymaktadır (TCDB, 2022; IDB, 2022).
Türkiye, anlaşmaya taraf olmadan önce 2030 yılına kadar “Niyet Edilen
Ulusal Katkı” (INDC) beyanını açıklamış ve %21’e varan bir artıştan azaltım
hedefi koymuştur. Bu hedef, Türkiye’nin 2030 yılına kadar emisyonlarını belirli
bir seviyede sınırlamayı ve artırmamayı taahhüt ettiğini göstermektedir. Türkiye,
2022 yılı Kasım ayında Mısır’da düzenlenen COP27 toplantısında ise bu hedefini
güncelleyerek %41’e yükseltmiş ve 2030 yılına kadar yaklaşık 500 milyon ton
emisyon azaltımı sağlayacağını açıklamıştır. Bu önemli revizyon, Türkiye’nin
iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik artan kararlılığını ve Paris Anlaşması’nın
hedeflerine katkı sağlamaya yönelik istekliliğini göstermektedir (TCDB, 2022).
Anlaşma kapsamında Türkiye, finansman, teknoloji transferi ve kapasite
geliştirme konularında hedefler ortaya koymakta ve kendi imkânları ile alacağı
uluslararası destekler doğrultusunda düşük karbonlu teknoloji yatırımlarını
teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda, özellikle yenilenebilir enerji
kaynaklarının geliştirilmesi, enerji verimliliği ve sanayinin dekarbonizasyonu
gibi alanlarda adımlar atılmaktadır. Aynı zamanda, iklim değişikliğinin etkilerine
uyum sağlama konusunda da çalışmalar yürütülmekte, üst politika belgeleri ile
strateji ve eylem planları ilgili kurum ve kuruluşların katkısı ile İklim Değişikliği
Başkanlığı koordinasyonunda hazırlanmaktadır.
4. Net Sıfır Emısyon Hedefi İçin Çölleşme ve Erozyonla
Mücadelenin Rolü
Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi, iklim değişikliği ile mücadelenin
merkezi bir unsuru olarak belirlenmiş ve bu hedef doğrultusunda çeşitli
stratejik planlar hayata geçirilmiştir. Bu bağlamda, çölleşme ve erozyonla
mücadele hem arazi tahribatının önlenmesi hem de karbon yutaklarının
korunması açısından kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle iklim değişikliği
kaynaklı kuraklık, aşırı sıcaklık ve yağış rejimlerindeki değişiklikler, Türkiye’de
tarım, orman ve su kaynakları üzerinde ciddi baskılar yaratmakta, bu da
çölleşme riskini artırmaktadır. Bu nedenle çölleşme ile mücadele çalışmaları,
Net Sıfır Emisyon hedefleriyle uyumlu olarak sürdürülmelidir.
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (BMÇMS), Türkiye’nin
çölleşme ile mücadelesinde uluslararası iş birliğini güçlendiren bir çerçeve
sunmaktadır. Türkiye, 1998 yılında bu sözleşmeye taraf olmuş ve bu süreçte
arazi bozulumunun önlenmesi ve ekosistemlerin korunması adına pek
çok proje hayata geçirmiştir. Özellikle 2015 yılında Ankara’da düzenlenen
BMÇMS Taraflar Konferansı (COP12) sırasında kabul edilen “Ankara Girişimi”,
43
Özel Sayı / 2024