Page 43 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 43
Zeynep Cansu Ayturan - Tuğba Dinçbaş - Halil Hasar
ve bu taahhütleri beş yılda bir gözden geçirmektedir. Bu taahhütler bağlayıcı
olmasa da uluslararası bir izleme ve raporlama sistemiyle izlenmektedir (TCDB,
2022; IDB, 2022).
Anlaşma aynı zamanda “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli
kabiliyetler” ilkesine dayanmaktadır. Bu ilkeye göre gelişmiş ülkeler, tarihsel
sorumlulukları nedeniyle daha yüksek bir emisyon azaltım yükümlülüğü
taşırken, gelişmekte olan ülkelere finansal, teknolojik ve kapasite geliştirme
desteği sağlama yükümlülüğünü de üstlenmektedir. Bu çerçevede, gelişmekte
olan ülkelerin uyum ve direnç kapasitelerini artırma hedefi öne çıkmaktadır
(TCDB, 2022).
Paris Anlaşması’nın önemli hükümlerinden biri olan Madde 6, ülkelerin
karbon azaltım hedeflerini daha esnek bir şekilde gerçekleştirmelerine olanak
sağlayan uluslararası iş birliği mekanizmalarını düzenlemektedir. Bu madde,
karbon piyasalarının işleyişine yönelik iki temel mekanizma sunmaktadır:
Madde 6.2 ve Madde 6.4. Madde 6.2, ülkeler arası karbon azaltımı sağlayarak
gönüllü karbon piyasalarında iş birliğini teşvik eden ve uluslararası transfer
edilen azaltım birimlerinin (ITMOs) kullanımını mümkün kılan bir düzenlemeyi
içermektedir. Bu mekanizma, ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmalarına
katkıda bulunabilir. Madde 6.4 ise Paris Anlaşması kapsamındaki küresel karbon
piyasalarının işleyişini düzenleyerek, Kyoto Protokolü’ndeki Temiz Kalkınma
Mekanizmasının (CDM) devamı niteliğindedir. Bu mekanizma kapsamında,
karbon kredisi üreten projeler hem ülkeler hem de özel şirketler tarafından
gönüllü olarak kullanılabilmektedir.
Gönüllü karbon piyasaları, devletler yerine özel şirketlerin ya da bireylerin
karbon emisyonlarını dengelemek amacıyla projelere yatırım yaptığı
sistemler olup bu piyasalar, çölleşme ve erozyonla mücadele çalışmaları için
önemli fırsatlar sunmaktadır. Karbon denkleştirme mekanizmaları sayesinde
ormanların artırılması, ağaçlandırma projeleri ve toprak rehabilitasyonu teşvik
edilerek hem karbon depolama kapasiteleri artırılabilir hem de erozyonun
önlenmesine katkı sağlanabilir. Bu süreçte, gönüllü karbon kredileri üzerinden
gerçekleşen finansman, yerel halkın bu projelere katılımını teşvik ederek
sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasına destek olabilir. Çölleşme ve
erozyonla mücadelede, bozulmuş arazilerin rehabilitasyonu yoluyla toprak
karbonu restorasyonu, orman ve yeşil alanların artırılması gibi projeler,
Türkiye’nin ulusal hedefleriyle uyumlu bir şekilde ele alınabilir ve gönüllü
karbon piyasalarının bu alandaki katkıları değerlendirilebilir.
Türkiye, 2015 yılında Paris Anlaşması’nı kabul etmiş, 22 Nisan 2016’da
imzalamıştır. Anlaşma, 7 Ekim 2021 tarihinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından onaylanmıştır. Türkiye’nin Paris Anlaşması kapsamında belirlediği
en önemli hedeflerden biri, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon seviyesine
42 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi