Page 211 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 211
Bilgi Sarıhan - Ramazan Acar Çakır - Aydın Uzun
Kuraklığın ciddi olarak hissedildiği Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve
Doğu Anadolu’nun bazı yerel (Iğdır-Aralık) topraklarında yer alan tarım ve
mera alanları, âtıl arazi durumuna dönüşmektedir. Kurak ve yarı kurak alanlarda,
tarım alanlarında olduğu gibi, sürdürülebilir arazi yönetiminden uzak kalmış
bozuk mera alanları da rüzgâr erozyonunu önlemeye yönelik yeteneklerini
kaybetmiş durumdadır (Tekeli, 2005). Alanın kuru ve vejetasyondan yoksun
oluşu, özellikle mera alanlarında çayır-mera biyokütle yetersizliğine ve şiddetli
rüzgâr erozyonu ile kum-toz fırtınası olaylarına karşı direnç kaybına neden
olmaktadır. Toprak muhafazasının sağlanamadığı bu topraklar, aşırı kuraklık ve
insan etkisi (amaç dışı kullanım, aşırı ve zamansız otlatma vd.) nedeniyle
çölleşmeye yüz tutmuştur. Örneğin, Iğdır-Aralık yöresinde yeşil kuşak
ağaçlandırma çalışmalarının başlatıldığı 2004 yılına kadar çöl koşullarının
yaşanmasında, iklimin son derece sıcak ve kurak olması (yıllık ortalama sıcaklık
12.9 C, yıllık ortalama yağış 244.2 mm, buharlaşma 1252.9 mm, nispi nem %44)
ile beraber; sahanın rüzgâr erozyonuna ve çölleşmeye karşı mücadelesinde
kilit rol oynayan doğal bitki örtüsünün Ebucehil Çalısı (Ephedra distachya)-
insan kaynaklı tahribata uğraması etkili olmuştur (Şekil 7). Esasen, 13.542
hektar rüzgâr erozyonuna maruz kalan arazinin %82’si mera tahsisli olmasına
rağmen, saha mera vasfını sergilemekten çok uzak kalmıştır.
Şekil 7: 2004 Yılı; Iğdır – Aralık, meralarda zamansız, plansız ve aşırı otlatma (solda),
yakacak için sahanın doğal bitki örtüsünün insan kaynaklı tahribatı (sağda)
(Iğdır Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü arşivi, 2010)
Oysa, derin köklü ve kurağa dayanıklı çalı formundaki bitki olan Ebucehil
Çalısı, tahrip edilmediği taktirde, taç kısmı 3-4 m genişleyerek toprak yüzeyini
örterek rüzgâra karşı kum hareketini önlediği gözlemlenmiştir (Şekil 8).
210 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi