Page 153 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 153

İskender Demirtaş, Günay Erpul


              eğimle doğru orantılı olarak artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır (Ensari ve
              Tayfur,  2023).  RUSEL-P  faktörü,  drenaj  ağı,  yüzeysel  akış  yoğunluğu,  hızı  ve
              akış  tarafından  toprak  yüzeyine  uygulanan  aşındırma  kuvvetleri  üzerindeki
              etkileriyle erozyon potansiyelini azaltan kontrol uygulamalarını kapsamaktadır
              (Renard vd., 1991). RUSLE-P, erozyonun önlenmesi uygulamalarına bağlı olarak
              toprak kaybı oranını gösterir. Erozyonu kontrol etmek için kontur, kırpma ve
              teras gibi çeşitli önlem uygulamaları gerçekleştirilmektedir (Park vd., 2005).
              Toprak  erozyonu  kontrolü  üzerindeki  insan  etkisi,  toprak  erozyonu  risk
              değerlendirmesine dahil edilmesi açısından önemlidir, ancak erozyon kontrolü
              genellikle lokal bir faaliyet olduğu için küresel bir referans bulunmamaktadır
              (Yang vd., 2003).
                RUSLE  tabanlı  erozyon  değerlendirmeleri,  ürün  yönetimi  ve  destek
              uygulama faktörlerini karar kriteri olarak kullanarak küçük baraj havzalarında
              Sürdürülebilir Arazi Yönetimi (SAY) ve rehabilitasyon uygulamalarını planlamak
              için  yapılmıştır  (Madenoğlu  vd.,  2018;  Pınar  vd.,  2018).  RUSLE  modeli
              kullanılarak  ÇEMGM  tarafından  Türkiye’nin  25  nehir  havzasında  toprak
              erozyonu ile ilgili istatistiksel verileri ve Türkiye Su Erozyonu Haritasını birlikte
              veren bir Su Erozyonu Atlası yayınlanmıştır (Erpul vd., 2018).
                Bu makalede, toprak ekosistemi işlev ve hizmetlerinin iklim değişikliği, arazi
              bozulumu  ve  çölleşme  ile  iç  içe  geçmesiyle  il  ölçeğinde  gıda  güvenliğinin
              sağlanması için toprak kaynaklarının korunmasının önemi değerlendirilmektedir.
              Ayrıca çalışma gereklilik açısından değerlendirildiğinde ulusal ölçekte yapılan
              çalışmalarda veri yoğunluğu, yeni verilerin toplanması ve teknolojik gelişmeler
              sonucu  oluşacak  değişikliklerin  dinamik  olarak  işlenmesiyle  sürekliliğin
              sağlanmasını kapsamaktadır. Lokal çalışmaların da yetersiz kalması DEMİS gibi
              yazılımları ihtiyaç haline getirmiştir. Bu doğrultuda, bu makalede Türkiye›de
              karar  ve  politika  üretimini  desteklemek  amacıyla  Çevre,  Şehircilik  ve  İklim
              Değişikliği  Bakanlığı  Çölleşme  ve  Erozyonla  Mücadele  Genel  Müdürlüğü
              tarafından  Türkiye’de  arazi  kullanım  türlerine  göre  erozyon  istatistikleri  ve
              şiddet sınıflarını belirlemek amacıyla geliştirilen DEMİS tanıtılmaktadır.


                2. Yöntem

                DEMİS,  yazılımı  ulusal  ölçekte  yapılan  erozyon  tahmin  çalışmalarında
              oluşacak veri yoğunluğu, verilerin işlenmesi ve yeni verilerin sisteme entegre
              edilmesi ile depolanması gibi amaçlarla geliştirilerek aynı amaçlar kapsamında
              RUSLE modeliyle entegre bir biçimde çalıştırılmıştır. DEMİS’in RUSLE teknolojisi
              ile entegrasyonu, farklı arazi kullanım türleri ve coğrafi bölgeler arasında daha
              hassas ve ölçeklenebilir değerlendirmelere olanak sağlayan kritik bir gelişmeyi
              temsil  etmektedir.  DEMİS  RUSLE  erozyon  modelini  tabanlı  DEMİS  yazılımı



              152  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   148   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158