Page 22 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 22
Türkiye’de Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim ve Planlaması ile Deniz Mekânsal Planlama İlişkisi
DMP, geleneksel sektör temelli ve öncelikli planlama anlayışının ötesine ge-
çerek, denizel alanlarda birden fazla sektörün faaliyetlerine yönelik ortak kul-
lanımını yönetmek amacıyla gündeme gelmiştir. Bu yaklaşım bir yandan farklı
sektörel çıkarlar arasında uyumu teşvik ederken, potansiyel çatışma alanlarını
en aza indirmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, denizdeki insan kaynaklı
faaliyetlerin deniz ekosistemleri üzerindeki birikimli etkilerini azaltmak ve
ekolojik dengenin korunmasını sağlamak, DMP’nin temel hedefleri arasında
yer almaktadır. Bu kapsamda DMP, deniz kaynaklarının ekonomik ve sosyal
faydalarını ülkeler açısında da sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı ve bu kay-
nakların gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılmasını amaçlamaktadır. Tür-
kiye açısından bakıldığında, DMP, deniz ekosistemlerini koruma ve sürdürüle-
bilir kullanımı sağlama sürecinde sektörlerin iletişimi ve katılımın sağlanması
noktasında fayda sağlayacaktır.
Çok disiplinli bir alan olarak DMP; ekonomi, coğrafya, su bilimleri, mekân-
sal planlama, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, siyasal ve sosyal bilimler
ile ekoloji gibi alanların kesişiminde kalmaktadır. Burada farklı disiplinlerin
konuyu nasıl ele aldığı ve anladığı gibi sorunların yanında temel sorun, söz
konusu disiplinlerle DMP’nin sürdürülebilir kullanım iddiası çerçevesinde
oluşturmaya çalıştığı karşılıklı ilişki ve etkileşimdir. Deniz mekânsal planlama,
deniz ve kıyı bölgelerindeki faaliyetlerin yönetimini içerir ve bu süreç, kara
ile deniz arasındaki etkileşimleri özel olarak dikkate alır. Bu planlama, deniz
ekosistemlerinin korunması, sürdürülebilir balıkçılık, deniz taşımacılığı, tu-
rizm ve kıyı gelişimini içerirken, aynı zamanda kıyı bölgelerindeki kentsel ge-
lişim, sanayi faaliyetleri ve çevresel etkileri de göz önünde bulundurur. Deniz
mekânsal planlama, deniz kaynaklarının etkin kullanımını sağlarken kıyı bölge-
lerinin ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını da dengeler. Örneğin, bir limanın ge-
nişletilmesi veya yeni bir turistik tesisin inşası hem deniz ekosistemi üzerindeki
etkileri hem de kara bazlı ekonomik fırsatları ve toplulukların ihtiyaçları göz
önünde bulundurularak değerlendirilir. Bu yaklaşım, deniz ve kara arasındaki
etkileşimleri anlamak ve her iki alanın da sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini
sağlamak için bütüncül stratejiler geliştirmeyi amaçlar. Bu sayede DMP hem
deniz hem de kıyı yönetiminde bütüncül bir perspektif sunmakta ve çevresel
sürdürülebilirlik ile ekonomik gelişme arasında denge kurmaktadır.
DMP, son 30 yılda hızla gelişen ve deniz alanlarının yönetiminde yeni ve
köklü değişiklikler getiren bir yaklaşımdır. Geleneksel deniz saha veya deniz
alan planlaması gibi kavramsal yaklaşımlar, genellikle denizi iki boyutlu bir alan
olarak ele almakta ve bu nedenle deniz ekosisteminin ve denizdeki ilişkilerin
karmaşık yapısını tam olarak yansıtamamaktadır. Deniz mekânsal planlama ise
denizlerin beş boyutlu (Deniz Yüzeyi, Su Sütunu, Deniz Tabanı, Hava ve Za-
man) yapısını kapsamlı bir şekilde ele alır. Bu yaklaşım, su altı topografyasını,
su sütunundaki biyolojik çeşitliliği ve deniz tabanındaki ekosistemleri dikkate
Yıl 3 / Sayı 6 / Aralık 2024 21