Page 20 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 20
Türkiye’de Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim ve Planlaması ile Deniz Mekânsal Planlama İlişkisi
Bütünleşik kıyı alanı yönetimi ve planlamasının zaman içerisinde 3 temel
değişim sürecinden geçtiği söylenebilir. Birinci nesil planlar, 2008 yılından bu
yana bütünleşik kıyı alanı yönetimi ve planlaması adı altında yürütülen stratejik
belge niteliğinde hazırlanan planlardır. 2014 yılında Mekansal Planlar Yapım
Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle başlayan ikinci nesil bütünleşik kıyı alanı
planlarında ise birinci nesilden farklı olarak uygulamada karşılaşılan sorunlara
çözüm aranmakta, dili ve yönlendirmesiyle mekânsal planlama uygulaması-
na entegre edilmektedir. Mevcut mevzuat ve uygulamaları doğrultusunda, ilk
neslin zorlayıcı dili hafifletilerek yönlendirici yönü ön plana çıkartılmıştır. Ay-
rıca planların içeriğine kıyı danışma birimleri, kıyı taşıma kapasitesi ve liman
toplulaştırması gibi yeni kavramlar da eklenerek yerel katılım, problem çözme
ve koruma hassasiyetleri ön plana çıkartılmıştır. Devamında 2018 yılı itibarıyla
üçüncü nesil olarak tanımlanabilecek BKAYP çalışmaları başlatılmış olup, bu
planların temeline yöntem, sektör, katılım, yönetim ve yetki karmaşası ile ilgili
sorunlara çözüm arama çabası konulmuştur. Bu nesil planlarda önceki plan-
lardan farklı olarak halkın katılımın daha etkin hale gelebilmesi için anket ça-
lışması yapılmış, ilgili uzmanların saha araştırmaları, literatür taraması ve ilgili
kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak 6 farklı konuda uzman değerlendirme
raporları hazırlanmıştır. Bunlar; (1) Kıyı Yapıları Uzman Değerlendirme Raporu,
(2) Deniz Ulaştırması, Taşımacılığı, Denizcilik ve Lojistik Uzman Değerlendirme
Raporu, (3) Kıyı Mevzuatı ve Planlaması Uzman Değerlendirme Raporu, (4) Tu-
rizm ve Balıkçılık Kıyı Yapıları ve Su Ürünleri Uzmanı Değerlendirme Raporu, (5)
Kıyı Şeridi Batimetrik ve Oşinografik Ölçümleri Uzman Değerlendirme Raporu
ve (6) Deniz Ekosistemine İlişkin Uzman Değerlendirme Raporudur.
Üçüncü nesil planlarda ayrıca kıyı silüeti kavramına yer verilmiştir. Bu plan-
larda deniz tarafından kıyı silüeti çıkartılmakta ve görünümünde silüeti bozan
yapı ve oluşumlar tespit edilerek ilgili idarelere bunlara önlem alınması öne-
rilmektedir. Ayrıca plan çalışmaları sırasında kapsamlı araştırmalar yapılarak
doğrudan kıyı kullanıcılarının görüşleri alınmaktadır. Bununla birlikte kıyı plan-
laması, denizin planlamasına girdi sağlayacak şekilde bir dönüşüm geçirmiş
ve denizcilik alanındaki kapsamını arttırmıştır. Bu noktada karasal planlamadan
farklı olarak kara-deniz etkileşim arayüzü olarak da adlandırılan yeni bir kavram
ortaya çıkmıştır.
Karasal planlamaya özgü yaklaşımın yanında BKAYP, kıyı ekosistemlerinin
korunmasına ve sürdürülebilir kullanımı önceliklendirilmiştir. Bu husus, biyolo-
jik çeşitliliğin korunması ve doğal kaynakların dengeli kullanımını içermekte-
dir. Böylelikle iklim değişikliği ve doğal afetler gibi değişen koşullara karşı kıyı
alanlarının adaptasyonunu ve esnekliğini arttırma hususları BKAYP çalışmala-
rında gündeme gelmiştir.
Yıl 3 / Sayı 6 / Aralık 2024 19