Page 26 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 26

Türkiye’de Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim ve Planlaması ile Deniz Mekânsal Planlama İlişkisi



                   Önümüzdeki  30  yıl  içinde  DMP,  birçok  faktörün  etkisi  altında  önemli
                 gelişmeler  ve  değişimler  gösterecektir.  Bu  gelişmeler  hem  küresel  trendler
                 hem  de  yerel  dinamikler  tarafından  şekillendirilecektir.  Türkiye’nin  Mavi  Va-
                 tan doktrini, (Murat, 2023) Türkiye›nin denizlerdeki hak ve çıkarlarını korumayı
                 amaçlayan  stratejik  bir  yaklaşımdır.  Türkiye›nin  deniz  alanlarındaki  haklarını
                 uluslararası  hukuk  çerçevesinde  savunmasını  ve  bu  bölgelerdeki  varlığını
                 güçlendirmesini hedefleyen strateji, aynı zamanda Türkiye›nin deniz gücünü
                 artırma ve bölgesel deniz güvenliği konularında daha etkin bir rol almasını da
                 içerir. Türkiye’nin bu doktrini benimsemesi, özellikle Doğu Akdeniz’deki ener-
                 ji kaynaklarına yönelik artan ilgi ve bölgesel gerilimlerin artması bağlamında
                 önem kazanmıştır. Bu bağlamda, Mavi Vatan doktrini, Türkiye’nin denizlerdeki
                 egemenlik iddialarını ve jeopolitik çıkarlarını destekleyen bir politika olarak
                 değerlendirilebilir.
                   Diğer fasılların aksine, mekânsal planlama Avrupa Birliği ortak politikası dı-
                 şında bir alan olarak üye ülkelerin egemenlik yetkileri altında yer almaktadır.
                 Bununla birlikte, 2014 yılında yürürlüğe giren Deniz Mekânsal Planlama Direk-
                 tifi (Maritime Spatial Planning Directive - MSP), deniz alanlarının sürdürülebilir
                 kullanımı için bir ortak yapı iddiasındadır (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
                 Bakanlığı, 2023). Bu direktif, özellikle ekolojik açıdan hassas deniz bölgelerin-
                 de, birbirleriyle rekabet eden farklı sektörel taleplerin uyumlu hale getirilme-
                 sini ve bu bağlamda, mekânsal planlama sürecini sınırötesi işbirlikleri ve ortak
                 alanların yeniden tanımlanmasının aracı haline getirmektedir. Böylelikle ulusal
                 ve yerel düzeyde koordinasyonun etkinleştirilmesi ve deniz ile kıyı bölgelerin-
                 deki büyük ölçekli yatırımların planlanmasında sınır ötesi iş birliğinin sağlan-
                 ması hususunu öne çıkarmaktadır.  Dolayısıyla, deniz yetki alanlarında sınırları
                 aşan iş birliği yaklaşımını politika süreçlerinin tutarlılığı açısından kaçınılmaz bir
                 gereklilik olarak deniz mekânsal planlama ile sürece dahil etmektedir.


                   5.  Sonuç ve Değerlendirme

                   Bu  çalışmada,  Türkiye’nin  deniz  kaynaklarının  yönetimi,  deniz  mekânsal
                 planlaması  ve  bütünleşik  kıyı  alanları  yönetimi  ve  planlaması  kavramları  ele
                 alınmış, karadaki mekânsal planlama araçları ve kültürünün, deniz ve kara eko-
                 sistemleri arasındaki karmaşık ve dinamik etkileşimleri göz önünde bulundura-
                 rak bütüncül ve etkili planlama yapılmasına olanak tanıdığı belirlenmiştir. Kara
                 bazlı mekânsal planlama araçlarının deniz mekânsal planlamasına uyarlanması,
                 deniz ve kara arasındaki etkileşimleri daha iyi anlamamızı ve bu etkileşimlerin
                 çevresel, sosyal ve ekonomik yönlerini daha derinlemesine ele almamızı sağla-
                 maktadır. Özellikle kıyı bölgelerinde, kara ve deniz arasındaki sınırların sürekli
                 olarak etkileşim halinde olduğu göz önüne alındığında, bu yaklaşım, kıyı alan-
                 larının yönetiminde ve korunmasında önemli faydalar sağlayabilir. Ayrıca, kara



                                                                       Yıl 3 / Sayı 6 / Aralık 2024  25
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31