Page 367 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 367
Fatih Kara
kentlerde yaşayan hemen herkesin ortak arzusu haline gelmiştir. Peki neden?
Bunun elbette birçok farklı sebebi olabilir. Söz konusu tüm bu alanların, yani
kapalı mekanların ve şehirlerin insanların yüksek CO seviyelerine maruz
2
kalabildikleri yerler olması dikkat çekicidir. Geçmişte, özellikle verem ve kronik
akciğer hastalıklarının tedavisi için kullanılan sanatoryumların genellikle şehir
merkezlerinden uzak, yüksek/dağlık bölgelerde inşa edilmiş olması da dikkat
çekici bir başka husustur.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) konutlar için belirlediği 1968 tarihli sağlık
standartlarında 5000 ppm’lik CO konsantrasyonlarının solunum hızlarında
3
2
değişiklikler oluşturduğu gözlenmiştir (Goromosov, 1968:41). Bu popüler
sınır değer, 5000 ppm’in altındaki değerlerin sağlık üzerinde olumsuz bir etki
oluşturmayacağına dair yanlış bir kanının yaygınlaşmasına yol açmıştır. Solunan
havada 1000 ppm’lik CO derişiminin de solunum hareketlerinin genliğini
2
azalttığı, dolaşım sistemini etkilediği ve beynin elektriksel aktivitesini belirgin
olarak değiştirdiği gözlenmiştir (Eliseeva, 1964). Bu vb. bulgular nedeniyle CO
2
konsantrasyonlarının solunan havada 500 ppm’in altında tutulması gerektiği
uzun bir süredir önerilmekteydi ; ancak günümüzde küresel dış ortam ortalaması
4
bile 420 ppm’e ulaşmıştır ve kentsel CO kafeslerinde 500 ppm’in üzerinde
5
2
değerlerle karşılaşılması nadir değildir; bu nedenle iç mekanların havasının
doğal havalandırma ile 500 ppm sınırının altına çekilmesi gerçekçi bir beklenti
olmaktan çıkmıştır (Lowther vd., 2021). Günümüzde birçok ülkede CO maruziyeti
2
için önerilen üst sınır 600-1000 ppm arasında değişmektedir (Lowther vd., 2021).
6
Kronik CO maruziyetinde güvenlik sınırının ne olması gerektiği konusunda
2
henüz bir uzlaşıya varılamamış olmakla birlikte, tıbbi literatürde CO ’nin bilişsel
2
ve psikomotor performans, solunum işlevi ve solunum yolları ve damarların iç
zarlarının (endotel) işlevleri üzerindeki olumsuz etkilerine dair ortak ve ciddi bir
endişenin sürdüğünü söyleyebiliriz (Satish vd., 2012; Allen vd., 2016; Hong vd.,
2018; Jacobson vd., 2019; Wargocki vd., 2020; Lowther vd., 2021).
3 ppm İngilizce “parts per million”un kısaltmasıdır ve özellikle düşük gaz konsantrasyonlarını ifade
etmek için kullanılır. Yüksek gaz konsantrasyonları ise yüzde (%) olarak ifade edilir. Örneğin atmos-
ferdeki azot gazı 780840 ppm (milyonda 780840) yerine yüzde 78 olarak ifade edilir.
4 EN 12021:2014 standardı.
5 Küresel atmosferik karbondioksit konsantrasyonunun güncel kayıtları için bkz. UCSD, Scripps
Institution of Oceanography, https://keelingcurve.ucsd.edu/ (Son Erişim Tarihi: 17.03.2023).
6 Ayrıca bkz. https://www.canada.ca/en/health-canada/services/publications/healthy-living/car-
bon-dioxide-home.html (19.03.2021 - Son Erişim Tarihi: 17.03.2023).
352 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi