Page 215 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 215
Sezayi Köse - Zeynep Ayan - Ebru Vural
Kübra Özcivan - Yeşim Koçdemir
2020 yılında TBMM Deprem Araştırma Komisyonu tarafından yürütülen
toplantılarda Türkiye’deki nüfusun yüzde 71’inin, ülke topraklarının da yüzde
66’sının deprem riski altında olduğunu açıklanmıştır (www.haber7.com,
2023). Bu deprem kuşağı üzerinde yer alan ve ülkemizin sanayi ve hizmet
sektöründe en gelişmiş bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde ciddi deprem riski
bulunmaktadır.
Marmara Bölgesi’nde yer alan dünyanın en önemli ticaret ve hizmet
merkezlerinden biri ve ülkemizin ihracat lokomotifi olan İstanbul; Türkiye’nin
2022 yılı ihracat hacminin yaklaşık yüzde 49’unu tek başına karşılamakta iken
2023 yılının ilk dört ayında bu oran yaklaşık %51’e yükselmiştir (TÜİK, 2023).
Aynı zamanda ülkemiz nüfusunun neredeyse beşte birinin İstanbul’da yaşadığı
düşünüldüğünde olası bir İstanbul depreminin neden olabileceği can kaybını
tahmin etmek çok zor değildir. Bu oranlar göz önüne alındığında depremin
sadece etki ettiği alan boyunca değil bölgesel hatta ulusal bir etkisi olacağını
söylemek mümkündür. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın
2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu’nda (2023:8) depremden
etkilenen 11 ilde ağır insani kayıpların yanı sıra zarar gören fiziki sermayenin
oldukça maliyetli olduğu ve beş yüz binden fazla konutun yıkıldığı ya da maddi
hasara uğradığı tespiti yapılarak depremlerin ekonomiye maliyetinin 103.6
milyar dolar olduğu belirtilmiştir. Depremin verdiği hasarın 1999 Marmara
Depreminden altı kat daha fazla olduğuna dikkat çekilen raporda, depremin
Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık
%9’una çıkabileceği öngörülmüştür.
Aynı şekilde Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerde
meydana gelen kayıpların ülke ekonomisi üzerinde önemli ve uzun vadeli
olumsuz etkileri olacağı ve bölgenin yeniden kalkınabilmesi için 5 yıllık bir
dönemde harcanacak tutarın yaklaşık 150 milyar dolara ulaşacağı tahmin
edilmektedir (www.tepav.org.tr, 2023).
Yapılan çalışmaların gösterdiği üzere 1999 Marmara Depremi sonrasında
İstanbul’da 7.0 üzeri büyüklüğünde olması öngörülen bir deprem afeti
beklenmektedir (AFAD, 2022:174). Bu doğrultuda küresel anlamda önemli
bir metropol olan İstanbul’un olası depremde alacağı ekonomik ve sosyal
kayıpların hem ülke hem bölge dinamiklerine zarar vereceği açıktır. Bu
bölgede meydana gelebilecek yıkıcı bir depremin etkilerinin bölgesel
düzeyde kalmayıp ülke ekonomisine, güvenlik sorunu oluşturacak düzeyde
önemli hasarlar vermesi kaçınılmazdır.
Ülkemizde yaşanan büyük afetler, yasal mevzuatın yeniden ele alınmasında
etkili olmuş, uygulamada karşılaşılan eksiklikler ve ihtiyaçlara yönelik olarak konu
birçok yeni Kanun ve Yönetmelikle düzenlenmiştir. 1999 yılı sonrasında deprem
odaklı yasal ve yönetsel anlamda birçok düzenleme ve değişiklik yapılmış olsa
200 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi