Page 214 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 214

1. GİRİŞ

               Kentler  kalabalık  insan  topluluklarının  barınma  ihtiyaçlarını  karşılamakla
            birlikte  bir  arada  ekonomik,  sosyal  ve  kültürel  paylaşımlarda  bulunduğu,
            üretim ve tüketim ağları oluşturdukları, diğer yerleşmelere kıyasla çok daha
            geniş bir yelpazede sunum alanı sağlayan bir yapıdır. Tarih boyunca geniş insan
            sirkülasyonlarının şekillendirdiği kent mekânı, özellikle son 150 yılda yaşanan
            teknolojik  gelişmeler  ile  daha  farklı  potansiyeller  ve  sorunlarla  karşı  karşıya
            kalmıştır. Kentleşme hızında yaşanan artış ve belli bir nüfusun kent mekanına
            göç etmesi sonucunda artan nüfus kent formunun yayılarak büyümesi, fiziksel
            mekânda bazı sorunlara yol açarken, bir arada yaşamayı deneyimleyen kalabalık
            kitleler üzerinde yetersiz sosyal ve ekonomik yansımalara sebep olmaktadır.
            Bu  noktada  kentsel  dönüşüm,  sağlıksız  yapılaşma  karşısında  öncelikle  can
            güvenliğini esas alarak kentsel mekânın sağlıklı hale gelmesini sağlayan, aynı
            zamanda  kentsel  mekânda  yer  alan  fonksiyonları  zenginleştirerek  yeniden
            işlevlendiren ekonomik ve sosyal bir araç haline gelmiştir.
               Kentsel  dönüşümü  zorunlu  kılan  bir  diğer  önemli  faktör  ise  afet  riskidir.
            Doğal  afetler,  tarih  boyunca  dünyanın  çeşitli  yerlerinde  farklı  zamanlarda
            olağanüstü hareketler olarak meydana gelmiş ve kalkınma, kamu kaynaklarının
            kullanımı,  istihdam  ve  ekonomik  büyüme  üzerinde  önemli  bir  etkiye  sahip
            olmuştur.  Özellikle  küreselleşme  ile  birlikte  dünyanın  herhangi  bir  yerinde
            meydana  gelen  bir  felaketin  ekonomik  sonuçları,  ulusal  sınırları  aşarak  çok
            uzak ülkelerdeki insanları etkileyebilir hale gelmiştir (Akar, 2013:186-187). Bu
            nedenle herhangi bir afet yaşanmadan önce kentlerde risk oluşturan sağlıksız
            yapılaşmanın bertaraf edilmesi afet sonrası oluşabilecek can ve mal kayıplarını
            en aza indirecektir.
               Türkiye’nin  doğal  afetlere  ilişkin  istatistiklerine  bakıldığında,  kentlerde
            sağlıksız  yapılaşmaların  sonucu  depremlerin  doğal  afetler  arasında  can
            ve  mal  kaybı  açısından  tahribatı  en  büyük  olan  afet  türü  olarak  öne  çıktığı
            görülmektedir.  Ülkemizde  meydana  gelen  doğal  afetler  nedeniyle  oluşan
            zararın %76’sı deprem, %10’u heyelan, %9’u sel ve %4’ü kaya düşmesi kaynaklı
            iken kalan %1 ise diğer afet türlerinden kaynaklanmaktadır. Yapılan tahminlere
            göre 1 yıl içerisinde çeşitli tahribata sebep olan çok güçlü olarak nitelendirilen
            6.0 - 6.9 büyüklüğü arasında bir depremin olma olasılığı % 63, çok yıkıcı olarak
            nitelendirilen 7 ve üzeri büyüklüğünde depremin beş yılda bir olma olasılığının
            ise  yine  %  63  olduğu  belirtilmektedir  (JICA,  2004:8).  2023  Kahramanmaraş
            depremleri  de  dahil  edildiğinde  60  yıl  içerisinde  yaşanan  depremlerden
            dolayı, 100.000’den fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 200.000’den fazla
            vatandaşımız yaralanmış ve yaklaşık olarak 700.000’den fazla bina yıkılmış veya
            ağır hasar görmüştür.



                                                                 Yıl 2 / Sayı 4 / Temmuz 2023  199
   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219