Page 20 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 20
Türkiye Yüzyılında Sürdürülebilir Çevre
Bir yandan böylesi olumlu gelişmeler yaşanırken diğer yandan da üretim
ve tüketim endeksli kalıplar gezegen üzerindeki baskıyı artırmaya devam
etmiş ve kalıcı hasarlar bırakma noktasında ilerlemeler sürmüştür. BM Çevre
Programı (UNEP) tarafından yayımlanan 2022 yılı Emisyon Açığı Raporuna
(BM Çevre Programı, 2022) göre mevcut taahhütler ışığında yüzyılın sonunda
küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme kıyasla +2,8℃ daha fazla
olacağı belirtilmiş; katkı beyanlarının tam olarak uygulanması halinde dahi
sıcaklık artışının +2,4℃ ila +2,6℃ daha fazla olacağı dile getirilmiştir. Aynı
şekilde, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) 2021-2022 yıllarında
yayımlanan Üçlü Altıncı Değerlendirme Rapor Serisine göre sıcaklık artışını
+1,5℃ ile sınırlayabilmek için sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar mevcut
duruma göre en az % 45 oranında, sıcaklık artışını +2,0℃ ile sınırlayabilmek
için de sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar yine mevcut duruma göre
en az % 30 oranında azaltılması gerektiğine dikkat çekilmiştir (IPCC Altıncı
Değerlendirme Rapor Serisi, 2021-2022).
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan “2023 yılı Küresel
Riskler Raporuna” göre önümüzdeki 10 yıllık süreçte dünya ekonomisi
etkilemesi beklenen risklerin ilk 6 sırasındaki 5 riski çevre ve iklim etmenli riskler
oluşturmaktadır (Dünya Ekonomik Forumu, 2023). Aynı şekilde, 2015 yılından
bu yana kaynaktan bağımsız büyüme yaklaşımı olan döngüsel ekonomideki
durumu küresel bazda değerlendiren Döngüsellik Açığı Raporunun
(Döngüsellik Açığı Raporu, 2023) 2023 yılı değerlendirmelerine göre göre
dünyamızın döngüsellik oranı % 7,2 seviyesine gerilemiş durumdadır. Pandemi
öncesi bu değer % 9 mertebelerinde seyretmiştir.
Tüm bu gelişmeler bizlere esasında insanlığın büyük bir tehdit altında
olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla yaşam tarzından iş modellerine,
üretimden tüketime çok yönlü yeşil dönüşüm ve değişimlerin yaşanması
tercihten ziyade bir zorunluluk halini almıştır. Bu itibarla ülkeler, enerji başta
olmak üzere dönüşüm çalışmalarına hız vermiş, düşük karbonlu veya yeşil
büyüme trendlerine eğilim artış göstermiştir.
Ülkemizde Etkin Bir Yeşil Dönüşüm Var
Avrupa, Asya ve Afrika gibi üç büyük kıtanın birleşim noktasında, ticaretin
ve büyümenin odağında, önemli bir enerji, ticaret ve lojistik koridorunun
merkezinde yer alan, 3 tarafı denizlerle çevrili ve zengin bir biyoçeşitliliğe
sahip ülkemiz bu itibarla büyük bir potansiyeli elinde bulundurmaktadır. Ancak
coğrafik açıdan büyük avantajlar sunan bu konumu aynı zamanda günümüz
temel meselesi iklim değişikliğinin de en çok etkilediği alanlardan biri olan
Akdeniz Havzasında yer alması, politikalarında çevresel unsurların ön planda
tutulmasını gerekli kılmaktadır (UNEP, 2020).
Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023 5