Page 19 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 19

Mehmet Emin Birpınar - Ersin Gürtepe


               Yeşil  büyüme  terimi  2005  yılında  kısa  adı  “UNESCAP”  olan  BM  Asya  ve
            Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonunca düzenlenen Bakanlar Konferansı’nın
            ana odağı olmuş, 2008 yılındaki Küresel Ekonomik Kriz ile birlikte de dünya
            kamuoyunda daha çok dile getirilmiş ve takip eden yıllarda da Güney Kore ve
            Çin gibi ülkelerin büyüme planlarında yer almıştır (UNESCAP, 2005).

               Yeşil Büyüme

               Yeşil büyüme esasında BM Çevre Programı (UNEP) tarafından 2011 yılında
            yayımlanan “Yeşil Ekonomiye Doğru: Sürdürülebilir Kalkınma ve Yoksulluğun
            Ortadan  Kaldırılmasına  Giden  Yollar”  isimli  raporda  da  vurgulandığı  üzere
            sürdürülebilirliğe alternatif bir terim olmaktan ziyade sürdürülebilir kalkınmaya
            ulaşmada  etkin  bir  araç  olarak  değerlendirilmiş,  çevresel  riskleri  azaltırken
            insan refahını ve sosyal adaleti daha iyi bir seviyeye getiren ekonomik model
            olarak tanımlanmıştır.
               Yeşil  büyümenin  odağında  genel  manada  enerji  dönüşümü  ve  kaynak
            verimliliği  yer  almaktadır.  Bununla  birlikte  deniz  ve  kıyı  ekosistemlerinin
            korunması,  su  kaynaklarının  etkin  yönetimini  sağlamak,  bu  konu  özeline
            yoğunlaşmak üzere de mavi ekonomi kavramı kullanılmış, ancak esas itibarı
            ile de yeşil ekonomi ile birlikte bütünleyici bir özellik göstererek sürdürülebilir
            kalkınmaya ulaşmaya destek unsurlar olarak karşımıza çıkmıştır (Mavi Ekonomi
            Nedir, 2022).
               2015 yılına geldiğimizde ise yine çevresel unsurların hâkim olduğu birçok
            politika hayata geçmiş; bu noktada ilk olarak BM tarafından yapılan 25 Eylül
            2015  tarihli  zirvede  2030  yılına  kadarki  süreci  kapsayan  yeni  yol  rotasını
            oluşturan  17  adet  sürdürülebilir  kalkınma  amacı  (UN  Development  Goals),
            diğer bir deyişle de küresel amaçlar belirlenmiştir.(BM, 2030) Aynı yılın Aralık
            ayında  ise  kaynaktan  bağımsız  büyüme  yöntemi  olan  döngüsel  ekonomiye
            ilişkin  ilk  eylem  planı  Avrupa  Birliği  tarafından  kabul  edilmiş  (AB  Döngüsel
            Ekonomi Eylem Planı, 2020) ve takip eden günlerde ise Paris ev sahipliğinde
            düzenlenen 21. İklim Değişikliği Taraflar Konferansında küresel sıcaklık artışını
            sanayi öncesi döneme kıyasla +2,0℃’nin olabildiğince altında tutma; 1,5℃ için
            de çaba sarf etme ana hedefini taşıyan Paris İklim Anlaşması kabul edilmiştir
            (Taraflar Konferansı (COP21), 2015).
               Paris İklim Anlaşmasının fiili olarak hayata geçmesi arifesinde, yani 2019 yılı
            sonunda ise Avrupa Birliği yeni kalkınma stratejisi olarak tanımladığı Avrupa
            Yeşil Mutabakatını (AYM) dünyaya duyurmuştur. Kamuoyunda genelde sınırda
            karbon düzenleme mekanizması (CBAM) ile bilinen Avrupa Yeşil Mutabakatı
            esasında  içinde  iklim  değişikliği  ile  mücadeleden  yeşil  ve  döngüsel  bir
            ekonomiye,  ulaştırmadan  sıfır  kirliliğe  kadar  9  temel  tematik  alana  yönelik
            Avrupa’nın  karbon  nötr  kıta  olma  yolundaki  temel  politika  hedeflerini
            içermektedir(Avrupa Yeşil Mutabakatının Duyurulması).



             4  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24