Page 102 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 102

MARMOD Projesi ile Yeni Oşinografik Yaklaşımlar Işığında
                          Marmara Denizi’nde Oksijensizleşme ve Müsilajın Yayılımı

               Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü (ODTÜ-DBE), 1980’li
            yıllardan bu yana yürüttüğü farklı projeler kapsamında Marmara Denizi’nden
            veri toplamaktadır. Veriler incelendiğinde 2000’li yıllara kadar olan dönemde
            Marmara’nın  derin  havzalarında  birçok  deniz  canlısının  tolere  edebileceği
            miktarda (>80 µmol/L, hipoksi sınırı) çözünmüş oksijen olduğu görülmektedir.
            Ancak ilerleyen yıllarda bu çözünmüş oksijen seviyelerinde önemli bir azalma
            göze çarpmaktadır (ÇŞB, ODTÜ-DBE, 2017: 136; ÇŞİDB, ODTÜ-DBE, 2021:
            91; ODTÜ-DBE, ÇŞİDB, 2021: 103). Oksijen değerleri hipoksi sınırının altına
            inmiştir. Ayrıca, Marmara Denizi’nin özellikle yaz ve sonbahar döneminde ara
            tabaka olarak geçen ve 25-40m derinlik aralığını kapsayan bölümde çözünmüş
            oksijen  değerlerinde  azalma  olduğu  dikkat  çekmiştir.  Oksijen  değerlerinin
            özellikle 20 metre derinlikten itibaren bilim insanlarının tanımladığı canlı yaşamı
            için kritik eşik sınırının altına inmiş olduğu tespit edilmiştir (ÇŞB, ODTÜ-DBE,
            2017: 136; ÇŞİB, ODTÜ-DBE, 2021: 91).
               1990’ların  başında  gözlenen,  deniz  canlılarının  yaşamı  için  önemli  olan
            çözünmüş  oksijen  oranı  günümüzde  özellikle  doğu  havzalarda  dörtte  bir
            oranının altına düşmüş durumdadır (yaklaşık 80 μM’den 20 μM altına) (ÇŞB,
            ODTÜ-DBE,  2017:  136;  ÇŞİDB,  ODTÜ-DBE,  2021:  91).  Bunun  nedenleri
            arasında, Karadeniz’den Tuna yolu ile gelen besin yüklerinin etkisi ve nüfus
            yoğunluğu  ile  endüstriyelleşmenin  artmasına  paralel  yükselen  kara  girdileri
            en önemli olanlarıdır. Karadeniz kaynaklı besin tuzu yüklerinin azalma eğilimi
            gösterdiği  son  on  yıllık  dönemde,  Marmara’ya  karasal  kaynaklardan  giren
            yüklerdeki  “artış”  eğiliminin  devam  ettiği,  Marmara  Denizi’nin  gittikçe
            kötüleşen biyokimyasal özelliklerinden ve yapılan ölçümlerden görülmektedir.
            Bu durum başta Marmara’da yaşayan deniz canlıları olmak üzere dolaylı olarak
            bizleri de etkilemektedir (Yücel ve diğ., 2021: 268).
               Marmara’daki  kirlilik  kaynaklarının  yönetim  eksikliği  bölgenin  mevcut
            durumundan  anlaşılmaktadır.  Bunun  sonucunda,  Marmara  alt  tabaka  suları,
            geçen 20 yılda daha da oksijensiz hale gelmiştir. Özellikle doğu bölgesi derin
            baseninde oksijen seviyesi % 95 azalmış, 9.4 μM’ın altına kadar düşmüş ve
            2016 Sonbahar döneminde 600m’nin altındaki derin sularda oksijensiz koşullar
            dahi  gözlenmeye  başlanmıştır  (ÇŞB,  ODTÜ-DBE,  2017:  136;  Yücel  ve  diğ.,
            2021: 268).
               Son  dönemde  derin  çukurda  500m’nin  altında  oksijenin  tükendiği,
            denitrifikasyonun (azot solunumu) arttığı ve 3-10 μM seviyesinde az da olsa
            hidrojen sülfür varlığı gözlenmiştir. Bunun çevre bilimleri açısından anlamı ise
            açıktır. Doğu bölgesinde ve körfez içlerinde yüzeyden derine çökelen organik
            maddenin  alt  suda  parçalanmasının  havalı  arıtma/oksidasyonu  için  oksijen
            girdisi yetersiz kalmıştır (ODTÜ-DBE, 2021: 103; Yücel ve diğ., 2021: 268).






                                                                  Yıl 2 / Sayı 3 / Ocak 2023  87
   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107