Page 103 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 103
Aysun Aygün Oğur
2018). Ancak Akdeniz havzasında yer alan, deniz-kum-güneş turizmi ile ön plana
çıkan ve en çok turisti Kuzey Avrupa (Almanya, İngiltere, Rusya vb.) ülkelerinden
çeken Türkiye, iklim değişikliği karşısında oldukça kırılgan bir yapıdadır.
İklim değişikliğinin turizm sektörü üzerindeki etkileri kısa vadede olumsuz
olmayabilir ancak uzun vadede yıkıcı etkilerin görülmesi muhtemeldir.
Artan sıcaklıklar yaz dönemlerinin çok sıcak olmasına, konfor seviyelerinin
düşmesine ve kıyı bölgelerinin çekiciliğini kaybetmesine neden olabilir. Bu
etkiler sonucunda yaz kıyı turizmi (3S) popülaritesini kaybedebilir, turizm iç
kesimlere kayabilir ve yayla turizmi, ekoturizm ve doğa turizmi gibi alternatiflere
odaklanılabilir. Bununla birlikte popüler turizm sezonu yaz aylarından bahar
ve hatta kışa doğru kayabilir. Değişen meteorolojik koşullar, aşırı hava olayları
ve afetler turizm sektörünün en önemli bileşeni olan doğal yaşam alanlarının
ve eşsiz çevrenin kaybolmasına neden olabilir. Orman yangınlarının artması
ekosistem kaybını tetikleyerek ekoturizmi riske atabilir (Yıldız, 2009; Aydemir
ve Şenerol, 2014; Sevim ve Ünlüönen, 2010; Gülbahar, 2008; Aygün, 2021).
İklim değişikliğinin Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa turizmi üzerindeki
etkilerini ortaya koymayı amaçlayan “PESETA” araştırma projesi, Turizm Konfor
Endeksi (TCI) değişikliklerine dayalı çalışmasında iklim konfor seviyesinin yaz
aylarında Kuzey ve Batı Avrupa’da artarken Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyıları
dahil Güney Avrupa’da azalacağını göstermektedir. Hatta 21. yüzyılın sonlarına
doğru iklim koşullarının bu bölgelerde daha da kötüleşeceğini ve olumsuz
etkilerin daha belirgin hale geleceğini tespit etmiştir (Ciscar vd., 2009). 2014
yılında yapılan “PESETA II” projesi bu bulguları doğrular niteliktedir (Ciscar vd.,
2014). Benzer şekilde başka bir çalışmada Viner ve Agnew (1999), Türkiye’nin
Akdeniz kıyılarında 40 C’nin üzerindeki aşırı sıcak günlerin sayısının 2100 yılına
o
kadar artacağını ve konfor seviyesinin düşeceğini belirtmektedir.
Kış mevsiminde sıcaklıkların yükselmesi ile kar birikiminin azalması ve
kayak gibi spor faaliyetlerini tehdit etmesi beklenmektedir. Kar yağışı görülen
periyodun kısalması, kar derinliğinin azalmasına, dolayısıyla kış turizminin
risk altına girmesine neden olacağı öngörülmektedir. İklim değişikliğinin
kış turizmi üzerindeki etkileri uzun süredir gözlemlenebilmektedir. Ankara
Ticaret Odası (ATO) raporuna göre, yetersiz kar yağışı, Türkiye’de Uludağ,
Elmadağ, Kartalkaya ve Ilgaz gibi birincil kış turizmi destinasyonları üzerinde
ciddi olumsuz etkilere neden olmaya başlamıştır (ATO,2007). Ayrıca Zeydan
ve Sevim (2008), düşük irtifa kayak merkezlerinin iklim değişikliğine karşı daha
savunmasız olduğunu belirtmektedir. Yağışların azalması, aynı zamanda yaz
aylarında artan su talebi, su temininin kritik bir problem haline gelmesine
neden olacaktır (Aydemir ve Şenerol, 2014).
Deniz seviyesinin yükselmesi, Türkiye’nin kıyı bölgeleri için bir diğer önemli
iklim değişikliği riskidir. Kıyı erozyonu kıyı ekosisteminde ciddi kayıplara neden
88 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi