Page 75 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 75

Ayça Doğaner

               Giriş


               Küresel anlamda dünyada tüm ülkelerde şehirleşme oranları tarih boyunca
            yükselme  eğilimindedir.  Gelişmiş  ve  gelişmekte  olan  ülkelerde  seyirleri  farklı
            olsa  da  halen  şehirleşme  eğilimleri  artarak  devam  etmektedir.  Kalkınma,
            büyüme ve gelişmenin hızlanması şehirleşmeyi artıran unsurlardır. Şehirleşmenin
            yaygınlaşmasının  sanayileşme  ile  doğrudan  bağlantılı  olduğu  söylenebilir.
            Ekonomik  faaliyetlerin  ve  yatırımların  büyük  bir  kısmı  şehirlerin  alanlarında
            yoğunlaşmıştır.
               Şehirlerin  sahip  olduğu  ekonomik  büyüklükler  ve  sunmuş  olduğu  yaşam
            standartlarının  artışı  da  şehirleşme  eğilimlerini  hızlandırmıştır.  Türkiye’de,
            özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler sonucunda şehirleşme hız kazanmıştır.
            1990  yılında  %51,2  olan  şehirleşme  oranı  2000  yılında  %61,3’e  çıkmıştır
            (T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2006: 2). 2020 yılında ise
            şehirlerde yaşayan nüfus oranı %76’ya ulaşmıştır. Dünya geneline bakıldığında
            ise  nüfusun  yaklaşık  yarısının  kentsel  alanlarda  yaşadığı,  söz  konusu  oranın
            2050 yılına kadar üçte iki oranına yükseleceği tahmin edilmektedir. Yalnızca
            Avrupa’ya  bakıldığında,  nüfusun  yaklaşık  %75  oranında  şehirlerde  yaşadığı
            görülmektedir (T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2022e).
               Şehirlerde yaşayan nüfusun hızlı bir şekilde artması şehirlerin alansal olarak
            genişlemesine  neden  olmaktadır.  Nüfusun  büyük  çoğunluğunu  barındıran
            şehirlerin  plansız  ve  hızlı  bir  biçimde  büyümesi,  özellikle  gelişmekte  olan
            ülkelerde bazı sorunlara yol açmıştır. Söz konusu ülkelerde yaşanan gelişmeler
            şehirleri,  yetersiz  ulaşım  ve  altyapılara  sahip,  şehrin  sahip  olması  gereken
            servislerin  yeterince  gelişemediği,  kalabalık,  afetler  ve  diğer  risklere  karşı
            kırılganlığı  fazla  olan  yerler  haline  getirmiştir.  Bu  nedenle  bu  bölgelerdeki
            şehirlerde hızlı şehirleşmenin ekonomik, sosyal ve çevresel maliyetleri önemli
            boyutlara sahiptir (Tuğaç, 2019: 986). Türkiye’de çevrenin genel görünümüne
            bakıldığında,  şehirleşmenin  ve  sanayileşmenin  yaygınlaşması  nedeniyle,
            doğanın ve doğal kaynakların tahrip edildiği, hava, deniz, su ve toprak kirliliği
            gibi olumsuz durumların ortaya çıktığı görülmektedir (T.C. Çevre, Şehircilik ve
            İklim Değişikliği Bakanlığı, 2006: 2) Şehirlerin gelişmesinin planlı bir şekilde
            yapılması, bu kapsamda oldukça önemlidir.
               Şehirlerin  gelişmesinin  sağlanması,  sürdürülebilir  ekonomik  kalkınma
            için  gerekli  olan  öncelikli  konulardandır.  Günümüzde  şehirlerde  yaşayan
            nüfus  ve  şehirlerin  kapladıkları  alanları  büyürken,  karşı  karşıya  kaldıkları
            tehlikeler  de  artmaktadır.  Şehirlerde  yaşayan  nüfusun  gelecekte  daha  da
            artacağı öngörüsünden hareketle, şehirlerin ekosistemleri üzerinde baskıların
            fazlalaşacağı muhtemeldir. Bu nedenle şehirlerde gelecekte yaşanma ihtimali
            yüksek, iklim değişikliği, doğal afetler, nüfus fazlalığı, su ve besin kıtlığı, enerji
            kaynaklarının  tükenmesi  gibi  sorunlara  çözüm  bulabilmek  adına  çalışmalar



             61  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80