Page 38 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 38
Doğa Temelli Çözümler ve Kentsel Dirençlilik
Bu nedenle doğa temelli çözümler ekosistemleri güçlendirerek biyolojik
çeşitliliği korumak, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak ve afet
riskini azaltmak gibi sürdürülebilir kalkınma önünde engel oluşturan çok
çeşitli toplumsal zorlukları ele almada kullanılan değerli bir araçtır (IUCN,
2020). İklim değişikliğine karşı direnci artırmayı amaçlayan çok sayıda doğa ve
ekosistem temelli yaklaşımı içeren kapsayıcı bir “şemsiye terim” olarak kabul
edilmektedir (Şekil 1).
Doğal ekosistemler yaşayan sistemlerdir ve sürekli olarak değişken iklim ve
çevre koşullarının etkisi altındadır. Çeşitli şiddetlerde ortaya çıkan bu etkiler
ekosistemlerde bozulmalara ve değişikliklere yol açar. Doğal sistemler hayatta
kalmaya kurgulanmıştır ve zarar gördüklerinde kendilerini iyileştirme (onarma)
yeteneğine sahiptir. Bu yetenek doğal sistemlerde bozulmalara neden olan
etkilere karşı bir direnç/esneklik kazandırır. İklim değişikliğiyle birlikte artan
sorunlar karşısında doğal sistemlerin kendini iyileştirme ve onarma yetenekleri
büyük önem taşımaktadır.
Ekosistemlerin direnci sahip olduğu biyokütleyle (yaşayan ya da yakın
zamanda yaşamış canlılardan elde edilen fosilleşmemiş biyolojik malzeme)
ve biyolojik çeşitlilikle doğru orantılıdır (Forman ve Godron, 1986).
Biyolojik çeşitlilik ekosistemlerin iyi işlemesine ve ekosistemlerce sunulan
ekosistem servislerinin devamlılığını sağlar. Biyokütle ve biyolojik çeşitlilik
açısından zengin iyi işleyen, sağlıklı ekosistemlerin iklim direnci yüksektir. Kent
ve çevresindeki kara ve su ekosistemlerinde biyolojik çeşitliliğin korunmasına
ve artırılmasına yönelik uygulamalar ekosistemleri iklim değişikliğinin etkilerine
karşı güçlendirir.
Ekosistemler iklim değişikliğinin etkilerine karşı doğal bir bariyer görevi
görür. Dirençliliği artırarak iklim değişikliğinin neden olduğu etkileri hafifletir
ve afet riskini belirgin ölçüde azaltır.
Şekil 1: Doğa Temelli Çözümlerin Afet Risk Azaltım ve İklim Değişikliğine Katkısı (UNEP/PDRR 2020)
Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022 24