Page 37 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 37

Çiğdem Coşkun Hepcan


               Dirençli kentler, mevcut ve gelecekteki olası afetlere ve iklim değişikliğinin
            etkilerine  uyum  sağlayabilme  esnekliğine  ve  bu  etkilerin  şiddetini  belli  bir
            düzeyde  tutmayı  başarabilme  yeteneğine  sahiptir  (World  Bank-GFDRR,
            2015, Figueiredo vd., 2018). Dirençlilik zaman içinde gelişen birbiriyle ilişkili
            eylemlerin bir sonucudur (Asian Development Bank, 2014).
               Kentlerdeki  sistemler  karmaşık  bir  yapı  içinde  birbiriyle  ilişkili  olarak
            işlemektedir.  Bu  nedenle  kentler  sistemlerin  sistemi  olarak  tanımlanır.
            Çeşitli  nedenlerle  bir  sistemde  yaşanan  sorunlar  diğer  sistemlerin  işleyişini
            etkileyebilir  ve  kentsel  hizmetlerin  aksamasına  neden  olabilir.  Kent  selleri
            ulaşım sistemlerinin geçici olarak hizmet dışı kalmasına sebep olabilir. Yüksek
            sıcaklık, aşırı soğuk ve şiddetli rüzgar enerji hatlarına hasar verebilir. Bu durum
            temel hizmet ve servislerin aksamasına ve özellikle desteğe ihtiyaç duyulan
            yerlere zamanında müdahale edilememesine yol açabilir. Kentsel dirençlilik
            için kentsel sistemlerin (ulaşım, atık, sanayi, enerji, gıda, sağlık, doğal altyapı,
            su sistemleri, sosyal sistemler vb.) eşgüdüm içinde çalışmasına ve insan yaşamı,
            yapılı ve doğal çevre arasında bütünsel bir denge kurulmasına ihtiyaç duyulur.
               Kentlere  dirençli  bir  yapı  kazandırmak  tehlike  ve  riskleri  belirlemek,
            maruziyeti azaltmak, acil durumlara hazırlıklı olmak, uyum kapasitesini artırarak
            etkilenebilirliği azaltmayı gerektirir (ICLEI, 2019). Bu kapsamda sosyal sistemlerin
            direncinin  artırılması,  hassas  ve  etkilenebilir  grupların  uyum  kapasitesinin
            geliştirilmesi de ayrı bir önem taşımaktadır (Erdoğan ve Cantürk, 2022).
               Bu nedenle kentlerde insanları ve ekonomik gelişmeyi doğayla birlikte alan
            bir yaklaşımın geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Doğa temelli çözümler
            bu amaçla kullanılabilecek etkili bir araçtır.

               2. Doğa ve Ekosistem Temelli Çözümler

               Doğa temelli çözümler (Nature Based Solutions) çeşitli çevresel sorunlara
            yönelik  olarak  geliştirilen,  ekolojik,  toplumsal  ve  ekonomik  sistemlere  çok
            sayıda fayda sağlayan, doğal süreçler ve yapılarla desteklenen canlı/yaşayan
            çözümlerdir  (European  Commission,  2016).  Doğa  temelli  çözümler  çeşitli
            kaynaklarda  doğaya  dayalı  çözümler,  doğa  tabanlı  çözümler,  doğa  esaslı
            çözümler olarak da tanımlanmaktadır.
               Tüm  canlıların  (özellikle  insanların)  yaşamlarını  devam  ettirebilmeleri
            için  sağlıklı  işleyen  ekosistemlere  ve  bu  ekosistemlerce  sunulan  faydalara
            (ekosistem  servislerine)  ihtiyaç  duyma  prensibine  dayanan  bu  çözümlerde
            (Frantzeskaki, 2019; Seddon vd., 2019) ekosistemlerin korunması, sürdürülebilir
            bir  şekilde  yönetilmesi,  bozulmuş  ekosistemlerin  doğal  sistemlere  benzer
            şekilde onarılması ve ekosistemlerin direncini artırarak ekosistem servislerinin
            devamlılığının sağlanması hedeflenir (Naumann vd., 2014; Klaushen, 2019).




             23  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42