Page 35 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 35

Çiğdem Coşkun Hepcan

               Giriş


               İklim krizi giderek şiddetlenmekte, yaşanan afetler dünya genelinde artış
            göstermektedir.    İklim  değişikliğinin  etkileri  kentlerde  şiddetli  bir  şekilde
            hissedilmekte,  aşırı  hava  olaylarının  yol  açtığı  sorunlar  ekonomik  kayıplara,
            sosyal eşitsizliklere neden olmakta, çevre ve yaşam kalitesini etkilemektedir. Bu
            sorunlar her kentte farklı şekillerde ortaya çıksa da, kentsel hizmetlerin yetersiz
            olduğu alanlar ile kent yoksullarının bulunduğu bölgelerde yoğunlaşmaktadır
            (IPCC,  2021).  2010-2020  arasındaki  on  yıllık  süreçte  1,7  milyar  insan  bu
            afetlerden doğrudan etkilenmiştir (World Disasters Report, 2020).
               İklim  riskleri  aynı  zamanda  kentleşme,  biyolojik  çeşitlilik  ve  ekosistem
            hizmetlerinin kaybı, yoksulluk, artan sosyal eşitsizlik ile etkileşime girdiğinden,
            dünya çapındaki kentler dirençlilik sorunlarıyla karşı karşıyadır. Zaman içinde
            kentsel dirençlilik sorunlarının artması beklenmektedir.
               Bu  durumun  temel  nedenlerinden  biri  yüz-yüz  elli  yıl  önceki  koşullar
            ve  ihtiyaçlar  göz  önüne  alınarak  oluşturulan  kentlerdeki  mevcut  binalar,
            altyapılar ile temel hizmet ve servislerin iklim değişikliğinin etkileriyle değişen
            koşullara karşı savunmasız olmasıdır (Hardoy and Ruete, 2013; IPCC, 2014).
            Dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yapan, 2050 yılına kadar bu
            oranın yüzde 70'e çıkması beklenen kentlerin büyük bölümünün kıyılar, taşkın
            alanları ve adalar gibi belirli iklim riski taşıyan yerlerde bulunması risk ölçeğini
            artırmaktadır (Hallegatte vd., 2017).
               İklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları, artan iklim riskleri ve çevresel
            sorunların  kentsel  alanlarda  önemli  kayıplara  neden  olacağı  ve  bu  risklere
            hazırlıklı  olunması  gerektiği  açıktır  (UN-Habitat,  2020).  Bu  kapsamda
            kentlerin olası risk ve afetlere karşı dirençliliği, kentsel sistemlerin çevresel,
            sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliklerinin sağlanması konusu giderek önem
            kazanmaktadır (Boland vd., 2021; Leichenko, 2011). Çeşitli nedenlerle ortaya
            çıkabilecek şok ve stresleri kolaylıkla atlatabilecek, güvenli, kapsayıcı, dirençli
            ve sürdürülebilir kentlere ihtiyaç duyulmaktadır.
               Kentlerin iklim değişikliği karşısında savunmasız olması, insanları birbirine
            yaklaştırırken  doğadan  uzaklaştıran  kentleşme  anlayışıyla  ilişkilidir.  Doğal
            sistemlerle  ilişkisi  zayıflayan  kentlerde  iklim  değişikliğinin  etkileri  oldukça
            yıkıcı olmaktadır.
               Afet riskini azaltma ve iklim direncini artırmaya yönelik yapısal müdahaleler
            çoğunlukla gri altyapılara odaklanmaktadır. Ancak yaşanan afetlerin boyutu ve
            sıklığı, gri çözümlerin iklim değişikliğinin etkileri ve afetler karşısında yetersiz
            olduğunun kanıtıdır.
               Gri çözümler birçok durumda uygulandığı alanların afetlere dayanıksız hale
            gelmesine yol açabilir. Sel, taşkın ve erozyon önlemek için inşa edilen setler,



             21  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   30   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40