Page 102 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 102
Sanayide Karbonsuzlaşma:
Malzeme Etkinliği Stratejilerinin Rolü
sanayi sektörü doğrudan emisyonları 2000 yılında yaklaşık olarak 5000 MtCO2 iken,
bu değer 2020 yılında 8000 MtCO2’nin çok üstüne çıkmıştır. Daha önemlisi, 2040
ve 2070 yılları için yapılan sürdürülebilir kalkınma senaryosu projeksiyonuna göre,
2070 yılına kadar enerji sektörü kaynaklı emisyonlarının sıfıra düşeceği
öngörülürken, aynı öngörü sanayi sektörü kaynaklı emisyonlar için
yapılamamaktadır (OECD/IEA, 2017; IEA, 2020b; IEA, 2021c). Bu bağlamda, sanayi
sektörü için bütüncül bir iklim ve sanayi stratejisi geliştirmenin iklim değişikliği ile
mücadele noktasında oldukça önemli olduğu açık şekilde ortadadır.
Peki, sanayi kaynaklı emisyonlar niye günümüze kadar artmıştır ve gelecekte
de hala artışı beklenmektedir? Çünkü, enerji yoğun bu sektör bazı özellikleri
sebebiyle diğer sektörlerden farklılaşmakta ve bu yönüyle “azaltım yapılması
zor” sektör olarak nitelendirilmektedir. Ticarete açık yapısının neden olduğu
uluslararası rekabetçilik baskısı, maliyet duyarlılığı ve karbon kaçağı (carbon
leakage) riski, uzun dönemli yatırım sonucu ortaya çıkan teknik ve ekonomik
bağımlılıklar ve terkedilen varlıklar (stranded assets) problemi, tedarik zincirinin
birçok aşamasında kullanılan çok sayıda ve çeşitlilikte mal ve hizmet üretimi ile
yakından ilgili olması bu özelliklerden bazılarıdır (Ahman ve Nilsson, 2015; Loftus
vd., 2015; Wesseling vd., 2017; Bataille vd., 2018; Bataille, 2020, IEA, 2020b).
Yukarıda bir kısmı sayılan faktörler arasından sanayi emisyonlarının azaltımını
zorlaştıran en temel belirleyiciyi bulmak şüphesiz çok zordur. Bununla birlikte,
bu nedenlerin temel olarak sanayi sektörünün üretim yapısıyla ilintili olduğu da
açık şekilde ortadadır. Bu yüzden, sanayi sektörünü azaltım yapılması zor yapan
asıl faktörün, Şekil 2 aracılığıyla da gösterildiği üzere, bu sektörü oluşturan alt
sektörlerin genellikle enerji yoğun bir üretim sürecinin parçası olması ve enerji
ihtiyacının önemli bir kısmını fosil yakıttan karşılaması olduğu ileri sürülebilir
(Allwood vd., 2010; ME, 2019; Davis vd., 2018; Bataille vd., 2018; Bataille,
2020). Daha açık bir ifadeyle, sanayi sektörü, özellikle enerji sektöründen farklı
olarak, kullanılan malzemenin çıkartılması ve işlenmesi için yüksek ısıya dayalı
teknolojiye ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla, enerji sektörü için alternatif olarak
değerlendirilebilecek rüzgar, güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının,
sanayi sektöründe kullanımı kısıtlıdır. Bu bağlamda, sanayide kullanılan fosil
yakıtların alternatifi şu an için hem ekonomik değildir hem de mevcut değildir.
Örneğin, çimento (ve demir-çelik) üretimini emisyon yoğun hale getiren
temel neden, fosil yakıt yakılması ile edilen yüksek ısıyı gerektirmesi ve proses
emisyona sebep olan kimyasal reaksiyonları içermesidir. Çimento üretiminin
çeşitli noktalarında emisyon ortaya çıkmaktadır. Çimentonun en önemli bileşeni
klinkerdir ve kireçtaşı ile diğer bazı minerallerin ısıtılmasıyla elde edilmektedir.
Çimento üretim sürecinde fırında gerçekleştirilen kimyasal süreçler (kalsinasyon)
proses emisyona neden olurken, fosil yakıt yakılması ile enerji kaynaklı
doğrudan emisyonlar ve tüketilen elektrikten kaynaklı dolaylı emisyonlar ortaya
çıkmaktadır. Çimento emisyonlarının genellikle yaklaşık yarısı kimyasal süreçten
Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022 88