Page 101 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 101
Burcu Hiçyılmaz - Sedat Alataş - Etem Karakaya
panelinde gösterilmektedir. Görüldüğü üzere, enerji sektörü ortalama %45’e
yakın bir oran ile 2019 yılı itibariyle küresel CO2 emisyonları içinde en büyük
paya sahip sektör konumundadır. Bu sektörü ortalama %20’lik paylarla ulaştırma
ve sanayi sektörleri takip etmektedir. Bununla birlikte, eğer elektrik ve ısı
kaynaklı (enerji sektörü) emisyonlar diğer nihai sektörlere tahsis edilirse, Şekil
3’ün (b) panelinde gösterildiği üzere, sanayi sektörü emisyonları toplam karbon
emisyonlarının yaklaşık olarak %40’ından tek başına sorumlu hale gelmekte ve
sektörlere göre emisyon miktarında ilk sırada yer almaktadır (IEA, 2021a).
Şekil 3: Sektörlere Göre Küresel CO2 Emisyonları (2019)
Kaynak: IEA (2021a)
Şekil 3 aracılığıyla ortaya konan bu gözlem iki sonuç ortaya koymaktadır.
İlk olarak, ülkelerin azaltım politikası olarak neden daha çoğunlukla enerji
verimliliği iyileştirmeleri ve yenilenebilir enerji gibi hedeflere öncelik verdiğini
açıklamaktadır (Şekil a) (Allwood vd., 2011; Allwood vd., 2013; Aidt vd.,
2017; Alataş vd., 2021a-b; Karakaya vd., 2021). İkincisi, sanayi sektörünün
de enerji yoğun olmasından dolayı (Şekil b), düşük karbonlu ekonomiye
geçiş noktasında kritik rol üstlenip, net sıfır emisyon hedefine önemli katkılar
sunabileceğini; bu bağlamda, sanayi sektörü kaynaklı emisyonları dikkate
almayan ve çoğunlukla veya sadece enerji, ulaştırma ve konut sektörü temelli
azaltım politikalarını öncelikleyen stratejilerin derin karbonsuzlaşma yolunda
başarısızlıkla sonuçlanacağını göstermektedir (Denis-Ryan vd., 2016; OECD/
IEA, 2017; Davis vd., 2018; Bataille vd., 2018; ME, 2019; Bataille, 2020).
Sanayi emisyonlarının hem geçmişten günümüze devam eden gelişimi, hem de
geleceğe yönelik projeksiyonları da bu sektörün derin karbonsuzlaşma bağlamında
neden önemli olduğunu net şekilde ortaya koymaktadır. Örneğin, IEA’ya göre,
87 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi