Page 54 - index
P. 54





Caminin etrafında bir çarşı var. Çar-
şıda dükkânlar bir katlı iki katlı, AVM
yok. AVM’nin olduğu yerde insanların
psikolojisi bozuluyor bence ve bugün
bizim yaptığımız en büyük kötülükler-
den birisi son 20 yıldır çarşısı olan şe-
hirlere de ölçüsüz miktarlarda hiç dü-
şünmeden AVM açılmasına izin verdik.
Bugün İstanbul’da 90 tane AVM’den
bahsediliyor. Trabzon’da iki, üç tane
açılmış. Elazığ’a açılıyor, Konya’ya açı-
lıyor. AVM’de insanlar birbiri ile sohbet
etmezler. AVM’de insanlar tezgâhtarla
sohbet etmezler. İnsanlar AVM’ye gi-
dip kitap okumazlar. Ama bir çarşıda
açık alanda bütün bunların hepsini
yapabilirsiniz. Çarşıvari AVM’ler yapılı-
yor onlar daha sevimli, çarşı duygusu- Onunla o yapıyla bir Mimar Sinan ese- Kendimize nasıl davranıyorsak as-
nu, açık hava duygusunu veriyor. Yine rini görerek büyüyen bir çocukla çir- lında gezegenimize öyle davranıyo-
açık hava ile temasın daha iyi olduğu kinliği görerek büyüyen çocuğun dav- ruz. Tabiatı Allah’ın bir ayeti olarak
siteler bence o sosyalleşmeyi daha iyi ranışları arasında bir fark olacağını görüp kutsal mı bileceğiz yoksa onu
sağlayabiliyorlar. Yani mimaride bunu düşünüyorum. sadece biz insanlara hizmet etmek-
mimarlarla konuşmak lazım tabi… Ha- Ben bazen çocuklarımı götürüyorum. le görevli cansız ve ruhsuz bir yığın
vayla, insanla buluşmayı ne kadar ar- Salıyorum Süleymaniye’ye oynayın, olarak görüp yağmalayacak mıyız?
tırabilirsek yabancılaşmayı da o kadar koşun diyorum. O yapıları hissedebil- Bu temel soru! Bu soruya verdiğimiz
azaltırız diye düşünüyorum. cevaba göre şehirlerimizi inşa ediyo-
memiz, içselleştirebilmemiz bir ta- ruz. Sömürülmesi gereken bir kay-
Mimarların, havayla, toprakla ve in- rih şuuru da oluşturmamıza yarıyor. nak deposu mu tabiat yoksa iktisadi
sanla buluşmayı ne kadar artırabile- Mars’tan gelmedik yani bir atamız bir büyümeye inanıp, iktisadi büyüme-
ceğini hesap ederek çalışma yapması ceddimiz vardı. Buraları imar ettiler. nin sınırsızlığa, tamahkârlığa, hırsa
gerekiyor. Şu anki hazin tabloya bakarak çok inanırsak gezegenimiz yok olmaya
ümitsizliğe kapılmayalım. Bir dönem
Mahalle, komşuluk, esnaf ilişkileri çok tarih de parlama yapmış bir milletiz. devam edecektir. Dolayısıyla kadim
önemli… Yine yaratabiliriz. medeniyetler, kadim şehirler üzerine
çalışıyorsunuz. Bir model olarak ka-
Şehre ve mekana aidiyeti sağlayacak Seyyid Hüseyin Nasr “İnsan ve Tabiat” dim medeniyetler tabiatı ruhun, dün-
kişi, yapı ve kurumların varlığıyla, adlı eserinde bu meseleyi tartışıyor. yayı da semanın karşısına yerleştir-
saygılı ve geliştirici bir kültürel ortam “Merhametsiz bir dünya tabiat tılsı- mez. Yaratılmış bütün şehirler zaten
geliştirmemiz, desteklememiz lazım. mından ve sırrından arındırılmış ve an- Allah’a teslim olmuştur. İnsan fıtratı,
Yani şehirlerimizi bu eksende kur- lamsız bir şey haline gelmiştir” diyor. insanın bütün vurdumduymazlığı ve
mamız lazım. Bir felsefesi olan şe- İnsanla tabiat arasında bozulan denge gafletine rağmen temizdir. Temiz bir
hir kurmamız lazım, kültürel çevresi aslında insanla Tanrı arasında bozulan fıtrat üzerine olan insan Allah’ın ha-
olan şehir kurmamız lazım. Toplum- ahengin yansımasıdır diyor. Daha dini lifesi olmaya davet edilir. Dolayısıy-
sal hafızamızın belirleyicisi mekan ve bir perspektiften baktığımız zaman la, kendimize, çevremize ve tabiata
alanların gelecek nesillere korunarak hadiseye yeryüzü insana emanet edil- merhametle davranmalıyız. Kâina-
aktarılmasına dikkat etmeliyiz. Şehir- miştir. Biz gezegenimizi tahrip etmek ta merhametle sokulursak o da bizi
lerimizle ilgili en çok üzüldüğüm şey- yerine ona merhametle davranmak merhametle sarıp sarmalar. İçtiğimiz
lerden bir tanesi bize miras kalan inci ve onun muhafızı olmak ödevindeyiz. suyun, yediğimiz yemeğin, soluduğu-
hükmündeki camilerin, medreselerin, Yeryüzünü bir mescit olarak görmek muz havanın asıl sahibini idrak etmiş
hamamların, tarihsel yapıların etrafı- demek doğal dünyaya, doğru ve adil oluruz. Bu idrakle birlikte yeryüzünün
nı çirkin yapılarla kaplayıp boğma- bir biçimde muamele etmek demek- bize bahsedilmiş bir emanet olduğu-
mızdır. Çünkü çocuklarımız, gençleri- tir. Gezegenimize nasıl davranıyorsak nu kavrarız. Suyu israf etmeden kul-
miz bu yapıları görmeden büyüyorlar. kendimize de öyle davranmış oluyoruz. lanırız.


52 Çevre, nsan ve ehir | Aralk 2016 | Say 15
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59