Page 199 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Özel Sayı
P. 199

Bilgi Sarıhan - Ramazan Acar Çakır - Aydın Uzun


              bu  tür  sahalardaki  başarının  sağlanmasındaki  önemini  ifade  eden  deneyimlere
              değinilmiştir. Sahanın ekolojik koşulları ve antropojenik etkiler nedeniyle, bitkilendirme
              faaliyetlerinde sahayı koruma altına almak, arazi ön hazırlığı yapmak, bitki yetiştirmede
              bazı önemli kriter ve hususların uygulanması bu tür sahaların başarıya ulaşmasında
              önemli katkı sağlamaktadır. Çalışmaların genel amaçları arasında; sıfır emisyonda kilit
              rol oynayan yeni karbon yutak alanlarının oluşturulmasının sağlanması, bozulmuş mera
              ve orman dışı diğer alanların ıslahı, arazi tahribatının dengelenmesine katkı sağlanması,
              toprak ekolojisini iyileştirme, yem ve gıda kaynağı oluşturma yer almaktadır. Ayrıca,
              şehirlerde iklim değişikliğini tetikleyen ve iklim değişikliğinden kaynaklanan etkilere karşı
              iklim dirençli ve doğa temelli çözümler kapsamında yerleşim yeri park-bahçe alanları ve
              şehir ormanlarındaki kurakçıl bitkilendirme çalışmalarına katkıda bulunma olanaklarını
              sağlayabilmesi bulunmaktadır.
              Anahtar Kelimeler:  İklim  Değişikliği,  Kuraklık,  Kurak  ve  Yarı  Kurak  Alan,  Rüzgâr
              Erozyonu, Çölleşme, İklim Dirençli Bitkiler
                1. Giriş


                Sera gazı salınımlarındaki artışla birlikte, antropojenik küresel ısınma hızının
              arttığı ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan iklim değişikliğinin yaşandığı bir
              sürece girildiği vurgulanmaktadır (Türkeş, 2008). İnsan faaliyetleri olarak fosil
              yakıtların kullanılması, sanayiye bağlı kimyasal süreçler, ulaşım faaliyetleri ve
              yanlış arazi kullanım şekilleri gibi etkinlikler küresel ısınmaya sebep olmaktadır
              (Türkeş, 2003).
                Hükümetler  Arası  İklim  Değişikliği  Paneli’nin  (IPCC)  2013  yılında
              yayımlanan  son  raporuna  göre,  yakın  gelecekte  Akdeniz  Havzası’nda  sıcak
              hava  dalgalarında  artış  olabileceği  ve  Türkiye’de  sıcaklıkların  1-2  C  artış
              gösterebileceği belirtilmiştir (IPCC, 2013). Küresel ısınmadan etkilenme riski
              yüksek  olan  Türkiye’de,  önümüzdeki  yıllarda  iklim  değişikliğinin  etkisi  olan
              kuraklık sorunu ile birlikte kurak ve yarı kurak alan miktarlarının artacağı, buna
              bağlı  olarak  erozyon,  çoraklık  (tuzluluk  ve  alkalilik)  ve  çölleşme  sorunlarının
              ciddi  boyutlara  ulaşacağı  üzerine  durulmaktadır  (Türkeş,  2002).  Özellikle,  İç
              Anadolu bozkırlarına komşu arazilerin yarı kurak alanlar vasfına dönüşeceği
              vurgulanmaktadır (Gül vd., 2019).
                Dünya  karasal  alanlarının  yaklaşık  %46’sını  kurak  ve  yarı  kurak  alanlar
              oluşturmaktadır.  Dünya  üzerinde  kurak  alanlar  ise  dünya  yüzeyinin  yaklaşık
              %35’ini  kaplamaktadır.  Tam  karasal  iklim  koşullarında  yer  alan  çöller  de
              eklendiğinde  dünya  alanının  %41,3’lük  kısmında  kuraklık  tehdidi  söz
              konusudur. Türkiye, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nde
              belirtildiği  gibi  kurak,  yarı  kurak  ve  yarı  nemli  alanları  barındırmaktadır.
              Ülkemizin yaklaşık %65’i kurak ve yarı kurak alanlar vasfında olduğu belirtilmiştir
              (UNCCD, 2011). Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) kullandığı Aydeniz



              198 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   194   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204