Page 203 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 6
P. 203
Emel Ünal
olan devletler tarihsel emisyon verilerini dayanak göstererek iklimin değiş-
50
mesinde gelişmiş devletler kadar etkilerinin olmadıklarını savunmaktadırlar.
Bu da mağduriyet kavramını devletler bazında ortaya koymaktadır.
İklim değişikliği konulu hukuki başvurularda en ayırt edici olgu, sadece
günümüz için değil aynı zamanda şu anda mevcut olmayan durumların da
tartışmaya dahil edilmesidir. Doğrudan illiyet bağının kurulamayacağı gele-
cek nesillerin haklarının korunması için gösterilen çaba sonucu ortaya çıkan
politikaların dava edilebilirliği üzerine inşa edilen bir içtihatlar bütünü söz
konusudur.
Anayasalarda doğrudan iklim değişikliği ibarelerine yer verilmese dahi sağ-
lıklı bir çevrenin sağlanması hakkının, yaşam hakkı ve özel hayata saygı hak-
larıyla birleşimiyle iklim değişikliğine ilişkin davalarda en temel insan hakları
üzerinden kararlar verilmektedir. Yargı organları ehliyet ve menfaat açısından
davaları geniş yorumlamakta, yargı yetkisini ve hukukilik denetimini de kap-
samlı ele almaktadır. Çalışmada yer verilen kararlarda da görülmektedir ki BM
mekanizmalarının AİHS ile bütünleşmesinde olduğu gibi uluslararası mekaniz-
malar geniş yorumlanarak birbiri içerisinde değerlendirilmektedir.
İklim davalarında ve uyuşmazlıklarında emsal niteliğinde verilmiş kararlarla
birlikte iklim hukuku bağlamında hakların netlik kazanması için üç olası yaklaşım
bulunmaktadır (Etuk, 2024):
i. İklim değişikliği davalarında uluslararası insan hakları hukukunda yer
alan usuli hakların kullanılması,
ii. Çevresel refah için ayrı bir hakkın kabul edilmesi ve
iii. Önceden var olan insan haklarının çevresel bağlamda yeniden yorum-
lanması.
Çalışmada incelenen uyuşmazlıklarda genel olarak özellikle AİHS’te yer alan
uluslararası insan hakları hukukunda kabul edilmiş usuli haklar bağlamında ka-
rarlar verilmiştir. Bunun yanı sıra, var olan insan hakları da çevresel açıdan ge-
niş yorumlanarak iklim hukuku çatısı altında değerlendirilmiştir.
Aynı zamanda, yapılan yargılamalar sonucunda verilen kararlar ile Avrupa
Konseyi ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinin beyanları doğrultusunda, iklim
değişikliğinin insan hakları bağlamı ile çevresel refah için ayrı bir hak tanım-
laması olan “güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hak-
kı”nın tanınmasına yönelik ek bir protokol düzenlenmesi (resmî girişimlerin de
51)
olduğu göz önüne alındığında kaçınılmaz gözükmektedir.
50 Tablo 1 ve Şekil 1’de yer alan veriler.
51 Güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkının tanınması için yar-
gı kararları akabinde resmî girişimler; 2009 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 1885
numaralı tavsiyesi ile Bakanlar Komitesine “sağlıklı bir çevrede yaşama” hakkının Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesine ek bir protokol ile eklenmesi için hazırlık yapma önerisi ile başlamıştır
202 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi