Page 87 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 87

Aslı Ulubaş Hamurcu

               1. Giriş: Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT), Sürdürülebilirlik ve

               Kentler

               Günümüzde,  BİT  kullanımının  küresel  ölçekte  yaygınlık  kazanmasıyla,
            Endüstri  4.0,  Toplum  5.0  ve  Akıllı  Kent  3.0  kavramları  kent  gündeminin  göz
            ardı  edilemez  bileşenleri  haline  gelmiştir.  2023  yılı  itibariyle  toplam  küresel
            nüfus 8 milyarı geçmiştir (Worldometer, 2023). 2021 yılında dünyadaki kentli
            nüfus yaklaşık 4,5 milyar kişi olarak hesaplanmıştır (World Bank, 2023). Bu sayı,
            toplam küresel nüfusun %56,48’sine denktir. Diğer yandan, 2005 yılında dünya
            çapındaki İnternet kullanıcısı sayısı yaklaşık 1 milyar kişi iken 2022 yılında bu sayı
            5,3 milyar kullanıcı ile toplam küresel nüfusun %66’sına ulaşmıştır (Petrosyan,
            2023a, 2023b). 2021 yılında toplam küresel İnternet kullanıcı sayısı 4,9 milyar
            iken  bu  kullanıcıların  %22,8’inin  18-24  yaş  aralığında,  %33,8’inin  25-34  yaş
            aralığında, %18,6’sının 35-44 yaş aralığında, %11,9’unun 45-54 yaş aralığında,
            %7,3’ünün 55-64 yaş aralığında ve %5,5’inin 65 yaş ve üzerinde olduğu tespit
            edilmiştir (Petrosyan, 2023c). Türkiye 71,4 milyon internet kullanıcısı ile dünyanın
            en büyük dijital nüfusa sahip ülkeleri arasında 14. sıradadır (Petrosyan, 2023d).
            İnternet  kullanıcılarının  çoğunun  aynı  zamanda  da  sosyal  medya  kullanıcısı
            olduğu  bilinmektedir.  2022  yılında  toplam  sosyal  medya  kullanıcı  sayısı  3,96
            milyar olarak hesaplanmıştır (Dixon, 2023a). Türkiye’deki toplam sosyal medya
            kullanıcısı sayısı ise yaklaşık 67 milyondur (Dixon, 2023b). Bu sayının 2027 yılında
            76,58 milyona yükselmesi beklenmektedir. Bu durum, BİT’lerin gündelik hayatın
            ve çoğu ekonomik, kültürel, sosyal, teknik ve politik sistemin vazgeçilmez bir
            parçası haline gelmekte olduğunun – ve hatta geldiğinin – kanıtı niteliğindedir.
            Buradan hareketle, kentlerin BİT’lerden en üst düzeyde fayda sağlama amacıyla
            adaptasyonu ve dönüşümü gün geçtikçe zorunlu hale gelmektedir.
               Kent yaşantısında BİT’lerden en üst düzeyde fayda sağlamayı araçsallaştıran
            bir  yaklaşım  olarak  akıllı  şehircilik,  mevcut  durumda  var  olan  sorunları
            teknoloji  aracılığıyla  kolaylaştırmayı  ve  çözümlemeyi  hedeflemektedir.
            Akıllı  şehircilik  ve  akıllı  şehirlere  ilişkin  çok  farklı  tanımlar  bulunmaktadır.
            Bu  alanda  en  uzun  soluklu  faaliyet  gösteren  çalışma  gruplarından  biri
            olan  Smart  Cities  Council  (2023)’a  göre  akıllı  şehirler  3  ana  değere  (ve  de
            önceliğe)  dayanmalıdır.  Bunlar:  yaşanabilirlik,  çalışabilirlik  (workability)  ve
            sürdürülebilirliktir.  Bu  değerler  ışığında,  şehir  hizmetlerini  her  zaman,  her
            yerde, anında ve kolayca kullanılabilir hale getiren dijital bir altyapı ile sağlıklı
            yaşam alanları ve küresel rekabet edebilirliği destekleyecek yüksek kaliteli işler
            için bir ekosistem oluşturabilecek şehirlerin hayata geçirilmesi için çözümler
            üretilmesi  hedeflenmektedir.  Bu  hedeflere  ulaşırken  de  gelecek  nesillerin
            haklarının gözetilmesine yönelik hassasiyet ön planda tutulmaktadır. Benzer
            şekilde Partigöç (2023: 176), akıllı şehir yaklaşımını “sınırlı doğal kaynakların
            sınırsız insan ihtiyaçları için sürdürülebilir ve verimli biçimde kullanılmasında



             72  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92