Page 241 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 241
Gül Aslı Aksu
Vejetasyonla kaplı olan alanların da bu bölgede yoğun olması (Şekil 7), başta
orman ve maki olmak üzere, vejetasyonla kaplı olan alanların yüzeysel akış
riskinin azaltılmasına önemli bir katkı sağladığını göstermektedir.
Orta altı risk derecesine sahip olan alanların ise daha ziyade tarım alanlarının
dağılım gösterdiği, nispeten alçak ve eğimin düşük olduğu bölgelere denk
geldiği görülmektedir (Şekil 2, 6 ve 7). Bu alanlar aynı zamanda yağış sularının
toplandığı ana yatakların çevresinde yoğunlaşmaktadır (Şekil 8). Yüksek ve
eğimli alanların nitelikli vejetasyon örtüsüyle kaplı olmasının, yağış sularının
ivmelenmeden önce frenlenmesine büyük katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Aksi
taktirde yüksek ve eğimli alanlardan gelen yüzeysel akış suları, yataklarda daha
yüksek oranda birikerek risk oranını arttıracaktır. Bu durum, özellikle ani ve
yoğun yağışların, kent merkezinin de içinde yer aldığı akış yönü yataklarında,
taşkınlara sebep olması riskini tetikleyecektir.
3.2. Peyzaj Desen (Patern) Analizi Bulguları
Araştırma alanı için gerçekleştirilen yüzeysel akış riski analizi bulguları, AK/
AÖ sınıflarının risk oranını etkilediğini göstermiştir. Öncelikle sınıfların alansal
dağılımına bakılmıştır (Şekil 9). Peyzaj yüzdesi en yüksek olan sınıf %51’lik
oranla “Orman-31000” sınıfı çıkmıştır. İkinci sırada “Ekilebilir alanlar-21000”
(%24,68), üçüncü sırada ise “Maki alanlar ve otsu bitkiler-32000” (%12,16) sınıfı
yer almıştır. Görüldüğü gibi yüzeysel akış riskinin önlenmesinde vejetasyonla
kaplı olan alanların önemli bir katkısı olmuştur.
Şekil 9. AK/AÖ sınıflarının peyzaj yüzdesi değerleri.
226 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi