Page 59 - Çevre, Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 1
P. 59
Çiğdem Tuğaç
geliştirilmesi, şehirlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının ve yeşil altyapıların
kullanımının yaygınlaştırılması hususları üzerinde önemle durulduğu
görülmektedir (UN Habitat, 2016).
Görüldüğü gibi, gerek BM SKA’larında, gerek Yeni Kentsel Gündem’de
şehirlerin önemi vurgulanarak; iklim değişikliğiyle mücadelede dikkatle
ele alınması gereken odak noktaları olduklarının altı çizilmiştir. Bu esaslar
doğrultusunda bu çalışmanın amacı, iklim değişikliği ile şehirler arasındaki çift
yönlü sebep-sonuç ilişkisinin değerlendirilmesidir. Bu doğrultuda çalışma üç
bölüm halinde ele alınmıştır: (1) İlk olarak iklim değişikliğinin ortaya çıkmasına
neden olan faaliyetler ve şehirlerin bu kapsamdaki rolü irdelenmiştir. (2)
Ardından, bu defa iklim değişikliğinin şehirlerde ortaya çıkardığı etkiler ele
alınmıştır. (3) Son kısımda ise söz konusu çift yönlü etkileşim kapsamında
şehirlerde iklim dirençliliğinin sağlanması doğrultusunda ele alınan güncel
çözüm önerileri incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise bu üç bölümden elde
edilen bulgular doğrultusunda genel bir değerlendirmeye yer verilmiştir.
Şehirlerde Gerçekleştirilen Faaliyetlerin İklim Değişikliğine Etkisi
2050 yılında şehirlerde dünya nüfusunun %68’inin, yani yaklaşık yedi milyar
kişinin yaşaması beklenmektedir. Şehirlerde artan nüfus, iklim değişikliğine
neden olan etmenlerin de artışı anlamına gelmektedir. Şehirleşme başlı başına
bunda önemli bir paya sahiptir. Binalar sektörü hâlihazırda küresel enerji
tüketiminin %30’luk kısmından ve enerji kullanımına bağlı karbon emisyonu
üretiminin de %28’inden sorumludur (WEF, 2022b: 8). Şehirleşme, bölgesel
iklimi doğrudan etkilemektedir. Arazi örtüsü değişikliği, 1950’li yıllardan bu
yana gözlemlenen küresel ortalama sıcaklık artışında önemli bir paya sahiptir.
Küresel çapta yapılı çevrenin hızlı bir biçimde genişlemesi ki bu gelişmenin
%66’sı 21. yüzyılın ilk 12 yılı içinde olmuştur, doğal ekosistemler üzerinde
önemli etkiler meydana getirmiştir. Şehirlerdeki ve yakın çevresindeki doğal
alanlar çoğunlukla yüksek bozulma riski altındadır. WEF tarafından 2022 yılında
yayımlanan raporda Asya, Afrika ve Amerika’da yer alan 423 şehrin, dünyanın
en önemli biyolojik noktalarında yer aldığı ve bunların %90’ının söz konusu
doğal alanlara doğru genişleme eğiliminde olduğu ortaya konulmuştur.
Bu ise iklim değişikliğine neden olan koşulların oluşması için uygun ortamı
sağlamaktadır (WEF, 2022b: 8, 9).
Şehirlerde ulaştırma, sanayi ve enerji üretimi gibi faaliyetlerin de iklim
değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını çoğalttığı görülmektedir.
Özellikle ulaşım sektöründe fosil yakıtlara dayalı araçlar vasıtasıyla iklim
değişikliğine neden olan sera gazı salımlarının söz konusu olması yanında, bu
araçların hava ve gürültü kirliliğini artıran yönleri ve sosyoekonomik bağlamda
ortaya çıkardığı sonuçlar da söz konusudur (WMO, 2020).
44 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi