Page 81 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 81
Ayça Doğaner
Afet meydana geldiği zaman yaşanan kayıpların ve zararların azaltılması
ve sistemin ne kadar hızlı bir şekilde iyileştiğinin ölçülmesi konusunda direnç
kavramı ön plana çıkmaktadır (Ersavaş Kavanoz, 2020: 11). Direnç kavramı
ise, Türk Dil Kurumu’nun internet sitesinde “dayanma, karşı koyma gücü,
mukavemet” olarak tanımlanmaktadır.
Birçok farklı disiplin tarafından kullanılan direnç kavramı, son yıllarda ağırlıklı
olarak ekoloji ve kent alanlarında kullanılan bir kavrama dönüşmüştür. Bu alanda,
şehirlerin çevre felaketleri için alınması gereken önlemler ve sonrasında oluşan yeni
durumlara uyum sağlaması anlamında kullanılmaktadır. Dirençli şehir kavramında,
şehrin yalnızca fiziki yapılardan ibaret olmadığı göz önünde bulundurulur. Bu
kavramı oluştururken, aynı zamanda şehrin toplumsal, politik, ekonomik, ideolojik
birtakım özelliklerinin de olduğu, bu nedenle ani değişikliklere ya da beklenmedik
bozulmaya karşı verilen yanıttan daha fazlası olması gerektiği değerlendirilmelidir.
Bu nedenle şehir ile ilgili yapılan çalışmalarda toplumsal yapının dahil edildiği,
bu kapsamda kültürel, politik, ekonomik ve ideolojik yapı özelliklerinin de göz
önünde bulundurularak direnç kavramının değerlendirilmesinin yapılması doğru
olacaktır (Ersavaş Kavanoz, 2020: 20,21).
Şehirler, bireysel ve toplumsal anlamda refah düzeyini güçlü bir şekilde
etkilemektedir. Bu etkiler ekonomik, sosyal, kurumsal ve çevresel boyutları olan
karmaşık bir yapıyı da içermektedir. Şehirlerin iklim değişikliği, doğal afetler ve
çevresel bozulmalar gibi çeşitli tehlikelere maruz kaldığı söylenebilir. Şehirlerin
maruz kaldıkları tehlikelere, sorunlara, afet ve risklere karşı hazırlıklı olmaları,
söz konusu durumlara karşılık vermeleri ve uyum sağlayabilme kapasiteleri
şehirlerin dirençliliklerini göstermektedir (Tuğaç, 2019: 987,989).
Dirençli şehirler, yaşanan doğal afetlerden sonra sosyal, kurumsal ve
ekonomik faaliyetlerin devam ettiği, temel hizmetlerin hızlı bir şekilde
iyileştirildiği kamu otoritelerine sahip olan yerlerdir (Ersavaş Kavanoz, 2020:15).
Bu doğrultuda şehrin direnci, ani değişikliklere ya da beklenmedik bozulmalara
cevap verebilirliğin bir temel yönü olarak değerlendirilir (Vale, 2014: 192).
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yapılan
çalışmalarda, dirençli şehirlerin ekonomik, çevresel, sosyal ve kurumsal
olarak nitelendirilebilen gelecekteki şokları özümseme, iyileştirme ve bunlara
hazırlanma yeteneğine sahip oldukları ifade edilmektedir. Dirençli şehirlerin
aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı, refahı ve kapsayıcı büyümeyi teşvik
ettiği de belirtilmektedir (OECD, 2022).
Doğal afetler gerçekleştiğinde, şehrin doğal çevresini oluşturan ve inşa
edilen yollar, binalar, altyapı sistemleri gibi fiziksel yapının dirençli olmadığı
bölgeler doğal afetlere karşı kırılgan olacaktır. Doğal afetlerin gerçekleştiği
zaman söz konusu yapıların hayatta kalması ve aşırı gerilme yaşandığından
halihazırdaki fonksiyonlarını sürdürmesi zorlaşacaktır. Fiziksel yapı doğal
afetlere karşı dirençli değilse aşırı kırılgan olacaktır (Godschalk, 2003: 137).
67 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi