Page 244 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 244
Şiddetli Rüzgârlar, Fırtınalar İklim Değişikliğinin Neresinde?
Türkiye genelinde ortalama sıcaklık 2016-2040 dönemi senaryolarına göre,
özellikle ilkbahar ve yaz mevsimlerinde ısınmanın 3°C civarında; sıcaklık artışının
yurt genelinde 0,5°C-1,5°C arasında yaz mevsiminde ise Türkiye’nin kuzeyi
dışındaki bütün bölgelerde 2°C’ye varan artışlar olacağı öngörülmektedir.
Isınmanın genellikle 1°C-1,5°C arasında olacağı, yaz mevsiminde yurdun
batısında sonbaharda ise yurdun doğusunda 1,5°C’nin üzerinde bir artışın
olacağı beklenmektedir (TBMM İklim Raporu, 222). 2016-2040 döneminde
29-30°C, 2041-2070 döneminde 29-32°C, 2071-2099 döneminde ise 32-35°C
aralığına ulaşması beklenmektedir. Ortalama sıcaklıklardaki bu değişim,
tropik günlerde ülke genelinde daha fazla merkezde ve daha fazla sayıda
gerçekleşeceğini, uç sıcaklıkların görülme ihtimalinin yükseldiğini, daha şiddetli
ve daha uzun süreli sıcak hava dalgaları ile daha sık karşı karşıya kalabileceğimizi
göstermektedir (TBMM İklim Raporu, 223). Demircan vd (2017) çalışmalarında
kullandıkları üç Küresel Dolaşım Modeli (GCMs; HadGEM2-ES, MPI-ESM-
MR ve GFDL-ESM2M) ve iki senaryodan (RCP4.5 ve RCP8.5) Türkiye’de yıllık
ortalama sıcaklık artışının; 2016-2040 dönemi için 1°C-2°C arasında; 2041-
2070 dönemi için 1.5°C-4°C arasında ve son dönem olan 2071-2099 dönemi
1.5°C-5°C arasında olmasını öngörmüşlerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, İklim Raporuna göre, aşırı hava olaylarının
gerçekleştiği her yerde can ve mal kaybına yol açmadığı bilgisi (TBMM
İklim Raporu, 251) kanaatimizce aşırı iyimserdir. Altyapı ile ilişkilendirilerek
uygun altyapı ile can kaybı olmayacağı öngörüsünde rasyonel bir kurgu
varsa da, toplumsal sosyo-kültürel davranış refleksleri dikkate alınmadığı
için zarar ve kayıplar itibariyle risk artışı olacağını öngörmekteyiz. Nitekim
alan sorgulamalarında şiddetli rüzgârlara “alışkın” Çanakkale ilinde halkın
“meteorolojik uyarılara duyarlı olduğu” kurumsal tespiti (AFAD, GAMER,
Kızılay gibi) yapılırken, basına yansıyan ölümlü vakalardan her yerde fırtına
uyarısının dikkate alınmadığı da görülmektedir. Bu husus da, fırtına konusunun
afet olarak zihinlerde yer bulmadığı, daha ziyade “deprem” ile afet ilişkisini
kurulduğunu göstermektedir.
Aşağıda proje çalışması kapsamında yukarıda bahsedilen temel paydaşlar-
dan elde edilen bilgiye göre araştırma yapılan illerde yaşanmış afetlerden
hangilerinin duygusal olarak öne çıktığına yapılan vurgu görülmektedir. Tablo
1’de yer alan sayılar, “Bulunduğunuz ilde hangi afetlerden etkilendiniz?”
sorusuna ilişkin olarak, cevapladıkları metin içinde kişilerin afet tiplerini ne
kadar cümle içinde kullandıklarını göstermektedir.
Her ilin geçirdiği afet tecrübesine ve geçirdiği zaman dilimine göre afet
önceliği değişmektedir. Soru formuna katılan toplam 75 katılımcının duygu
önceliğini yansıtan Tablo 1 değerlerine göre İzmir’de deprem algısı diğer
iller arasında göreli olarak önceliklidir. Buna karşılık “orman yangını” yaşamış
Yıl 1 / Sayı 2 / Temmuz 2022 230