Page 243 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 243

Zerrin Toprak Karaman - Özlem Çakır - Meriç Aziz Berge

               1. İklim Olaylarının Önemi


               Küresel ölçekte, geçmişten gelen olgular bağlamında kuşkusuz çalışmalar
            yürütülmektedir. Ekstrem iklim olaylarından (fırtına, sel, sıcak hava dalgası vb.)
            ülkeler ne şiddette zarar görmektedir ve kayıpları ne kadardır gibi sorgulamaları
            yaparak yıllar itibariyle riskleri değerlendiren Küresel İklim Riski Endeksine göre
            son 20 yılda (1998–2017) en az 11 bin 500 ekstrem iklim olayı yaşanmıştır. Afet
            değerlendirmesine alınabilecek bu tip iklim olayları, 526 binin üzerinde ölüme
            ve (satın alma gücü paritesine göre) 3.47 trilyon ABD Doları ekonomik hasara
            yol açmıştır (Global Climate Risk Index, 2019). Yeni tarihli çalışmalarda, küresel
            yüzey  sıcaklığındaki  tahmini  artışın,  temel  olarak  (2003–2012)  döneminden
            bu yana daha fazla ısınmadan kaynaklandığı belirtilmektedir. Çok düşük sera
            gazı emisyonu senaryosu için bile, küresel ısınmanın yakın vadede 1,5°C'ye
            ulaşması veya bu değeri aşması olasılığı en az %50'den fazla görülmektedir.
            Ortaya  çıkan  olumsuz  etkilerden  en  fazla  etkilenenler  sömürülen/kolonyal
            ülkelerdir. Bu durum uluslararası raporlarda da yer almaktadır (IPCC, 2022).
               Çevre,  Şehircilik  ve  İklim  Değişikliği  Bakanlığı,  Meteoroloji  Genel
            Müdürlüğü’nün  yıllar  itibariyle  oluşturduğu  verilere  göre;    2000’li  yıllarda
            şiddetli rüzgârlar fırtına, hortum gibi konular iklim değişikliğinin de tetikleyici
            etkisiyle  önem  kazanmış  ve  çok  yönlü  incelenmesi  gereken  bir  alan  haline
            gelmiştir. 2019 yılında şiddetli yağış/sel (%38), fırtına (%29), dolu(%18), yıldırım
            (%7)  değerlerine  sahip  meteorolojik  olaylar  Türkiye’nin  farklı  bölgelerini
            meteorolojik karakterli afet olarak etkilemiştir (https://www.mgm.gov.tr/FILES/
            iklim/yillikiklim/2019-iklim-raporu.pdf).
               Benzer şekilde Bakanlığımızın 2021 yılı Raporunun önsözünde de, “Türkiye
            genelinde  gerçekleşen  fırtına,  dolu,  kuraklık,  çığ,  şiddetli  yağış  ve  sel  gibi
            ekstrem  hava  ve  iklim  olaylarının  analizleri  yer  almaktadır”    ifadesinde,
            cümlenin  en  başında  fırtına  konusuna  açıkça  vurgu  yapılmıştır.    “2021  yılı
            1024  ekstrem  olay  sayısı  ile  dikkat  çekmektedir.  2021  yılı  itibariyle  kayda
            giren ekstrem olayları % 40 ile fırtına/hortum, %28 ile şiddetli yağış/sel, %13
            ile  dolu  ve  %7  ile  şiddetli  kar  şeklinde  tespit  edilmiştir:    (https://mgm.gov.
            tr/FILES/iklim/yillikiklim/2021-iklim-raporu.pdf: 5). Görüldüğü gibi, Türkiye’de
            meteorolojik konular, tektonik konuların önüne geçmeye başlamıştır. Ancak
            kamuoyu konuyu tam olarak içselleştirmiş değildir.
               Türkiye Büyük Millet Meclisi Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nun
            kapsamlı  oluşturduğu,  2021  yılı  raporuna  göre;    “Her  geçen  gün  alınmayan
            tedbirler nedeniyle;  dolu felaketleri, hortumlar, kuraklık, sel felaketlerinin ve
            orman  yangınlarının  daha  sık  yaşanmasına  ve  ülkemizin  ekolojik  dengesinin
            daha fazla tahrip olmasının nedeni haline geldiğine vurgu yapılmaktadır. Ayrıca
            ekolojik dengenin bozulması ile kasırgalar, seller, yangınlar daha fazla canlının
            hayatına mal olmaktadır” tespiti yer almaktadır (TBMM İklim Raporu, 2021).



            229 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248