Page 139 - Çevre Şehir İklim - Sayı 2
P. 139

Elçin Sari - Sevim Pelin Öztürk - İmdat As


               Şehirler sosyo-ekonomik değişimlerden farklı derecelerde etkilenmektedirler.
            Bu  farklılıkların  nedenini  açıklamak  kentsel  dirençlilik  yaklaşımı  ile  mümkün
            olmaktadır  (Lang,  2010).  Kentsel  dirençlilik,  temelinde  metabolik  akışlar,
            sosyal  dinamikler,  yapılaşmış  çevre  ve  yönetişim  olmak  üzere  dört  bileşene
            dayanmaktadır.  Metabolik  akışlar,  üretim-tüketim  ilişkilerini,  depolama
            zincirlerini  ve  verimliliği  sağlayan  unsurları  içerirler.  Sosyal  dinamikler,  sosyo-
            demografik  özellikleri  ele  alır.  Yapılaşmış  çevre,  ekosistem  servisleri,  kentsel
            peyzaj ve habitatları içerir. Şehirlerin ideolojileri, uygulanan politikalar, ulaşım
            aktiviteleri  ve  modları  vb.  yapılaşmış  çevrenin  gelişimini  önemli  derecede
            etkilemektedir.  Yönetişim  ağları  ise  kurumsal  yapılanma  ve  organizasyonlar
            arasındaki  ilişkilerden  meydana  gelmektedir  (Yaman  ve  Tezer,  2011).  Kentsel
            dirençlilik bu bileşenler ışığında değerlendirilmektedir.
               Şehirlerin  artan  kırılganlıkları,  sosyal  kalkınma  belirsizlikleri,  risklere  ilişkin
            farkındalığın artması ile birlikte dirençli şehirler inşa etmek ve şehirleri dirençli
            hale  getirmek  konuları  önem  kazanmıştır.  Günümüzde  New  York,  Londra
            ve  Amsterdam  gibi  metropoller,  doğal  tehlikeler  ve  olası  saldırılarla  başa
            çıkabilmek ve en iyi şekilde yönetebilmek için dirençli şehir planları mevcuttur.

               b. Akıllı ve Dirençli Kentler

               Şehirlerin  büyüklükleri  ve  sosyo-demografik  yapıları,  kentsel  sistemlerin
            doğal afetlere, sosyal krizlere ve ani şoklara karşı savunmasızlığın artmasındaki
            en  önemli  etkenlerdendir  (Kummitha  ve  Crutzen,  2017;  Labaka  ve  diğerleri,
            2019).  Hızlı  kentleşme  ve  artan  nüfusla  birlikte  şehirlerde  enerji  kıtlığı,  hava
            kirliliği  ve  atık  yönetimi  gibi  konular  ön  plana  çıkmaktadır  (Zhu  ve  diğerleri,
            2019). Akıllı şehirlerle birlikte bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak, mevcut
            sorunları  çözmek,  muhtemel  sorunları  tahmin  ederek  hazır  olmak  ve  şehrin
            gelişimini iyileştirmek yönünde adımlar atılmaktadır (Batty ve diğerleri, 2012).
            İnsanın, verinin, bilginin ve öğrenmenin yaşam kalitesini geliştirmek amacıyla
            akıllı şehirlerde önemli bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir (Albino ve diğerleri,
            2015; Lytras ve Visvizi, 2018). Bu bilgilerin ışığında küresel ölçekte şehirleri daha
            akıllı hale getirmek için çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin, San Diego’da trafik ve
            park durumunu optimize etmek amacıyla akıllı sensör uygulamaları mevcuttur
            (Montgomery, 2019). Kanada hükümeti, Vancouver Greenest City 2020 Eylem
            Planı’nı oluşturarak, Smart City 3.0 modelini benimsediğini ilan etmiştir.
               Şehir,  muhtemel  şoklara  ne  kadar  dirençli  olursa,  sosyal  refahı  da  doğru
            orantı da yüksek olur (Labaka ve diğerleri, 2019). Akıllı şehir sistemleri kentsel
            dirençliliğin  geliştirilmesinde  önemli  rol  oynarlar  (Zhu  ve  diğerleri,  2019).
            Günümüz kentleri, nüfus yoğunluğu, ulaşım, kirlilik, ekonomik dalgalanmalar,
            güvenlik,  sağlık,  sosyal  çatışmalar,  kıtlık,  arazi  kaybı,  iklim  değişikliği  vb.  gibi
            konularla baş etmekte zorlanmaktadırlar (Abella ve diğerleri, 2017). Akıllı şehirler,
            bu kentsel problemlerle başa çıkmak ve çözümler üretmek için akıllı çözümler

            125  Çevre, Şehir ve İklim Dergisi
   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144