Page 39 - GERİ SAYIM
P. 39
- GERİ S A YIM - - NAZİFE BUR CU T AKIL -
Elif, Zübeyde:
– Sanırım bu sorunun cevabı için zamanda – Merak etmeyin, onlar da bizim akrabaları-
biraz daha ilerlemeliyiz, dedi göz kırparak. mız. Kıyafetlerini yıkıyorlar.
Orman gezintisi yaparken karşılarına çıkan Asya:
bir ırmak kenarında atlarından indiler. Irmak pırıl – Irmakta kıyafet yıkanmaz ki? Hem biz de-
pırıldı. Dipteki renkli taşlar, hızla kaçan minik ba- min o ırmaktan su içtik. Kirli su muydu yoksa?
lıklar bile ilk bakışta görülebiliyordu. Zübeyde su-
Zübeyde gülümsedi:
luğunu çıkardı ve ırmakta doldurdu. Birazını içip
– Irmağın yukarı kısmından su içtiniz, ayrıca
suluğunu tekrar suya daldırdı. Ardından ağzını
kıyafet yıkamak ırmağı neden kirletsin ki?
kapatıp boynuna astı.
Asya o an düşündü. Deterjan yoktu, kimyasal
– Siz de içsenize? Susamışsınızdır.
ilaçlar, şampuanlar yoktu. Sahi ırmağı ne kirlete-
Dört arkadaş, şaşkınlıktan küçük dilleri-
cekti ki?
ni yutmak üzereydi. Irmaktan su içilir miydi hiç?
Asya:
Arıtma sistemi bile yoktu. Kaynağın kendisinden
su içmek nasıl bir şeydi acaba? – Peki, neyle çamaşır yıkıyorlar?
Ege kendini daha fazla tutamadı ve dizleri- Zübeyde:
nin üzerine çöküp başını suya daldırdı. Kana kana – Külle. Bulaşıkları da külle yıkıyoruz ya… Kül
su içti. Sonra başını kaldırıp şöyle dedi: tertemiz yapar her şeyi.
– Hayatımda içtiğim en güzel su! Hem de Bu sırada Mete,
çok soğuk! Olağanüstü! – Siz uzaklardan geldim, dediniz. Yanınıza
Ege’den sonra Hakan, Asya ve Elif de ırmağa yiyecek de yok. Acıkmışsınızdır. Atlarımıza binip
eğilip kana kana su içtiler. Irmağın alt kısmından çadıra gidelim. Annem peynir çıkarır bize, dedi.
sesler gelince bizimkiler, ayağa kalkıp merakla Çocuklar bu fikre bayıldılar. Çadıra yaklaş-
baktılar. tıklarında Mete:
38 39