Page 44 - GERİ SAYIM
P. 44

- GERİ S A YIM -                                                         - NAZİFE BUR CU T AKIL -


               Buğra gülümseyerek konuştu:                                                  –  Mucizelere  inanıyorum  artık,  diyen  Ege
                                                                                      ayağa kalkıp zıpladı.
               – Mucize mi? Hayır, hayır! Bu sadece doğa-
          nın bir parçası. Minik bir olay. Biz hep yaparız.                                 Onun bu coşkusu karşısında herkes gülmeye

          Şimdi ardıç ağacımız yeşersin diye ona can su-                              başladı. Ne de olsa mutluluk insandan insana ge-
          yunu verelim.                                                               çen ve paylaşıldıkça artan harika bir duyguydu!..

               Elif:                                                                        Hava  kararmak  üzereydi.  Gelecekten  gelen
                                                                                      bu dört arkadaş, yeni arkadaşlarını çok sevmiş
               – Can suyu mu? O da nedir?
                                                                                      ve doğaya o kadar hayran kalmışlardı ki bir an
               Buğra:
                                                                                      için  nereden  geldiklerini  unuttular.  Sanki  hep
               – Tohumu ektiğimizde ona hemen su veririz.                             oraya ait hissediyorlardı kendilerini ancak kulak-

          Bu ilk suya da can suyu deriz.                                              larına “bızzzt” sesi gelmeye başlamıştı bile.

               Bütün bu olan bitenleri hayranlık ve tebes-                                  Elif gözlerini kocaman kocaman açarak sor-
          sümle izleyen Elif sordu:                                                   du:

               – Arkadaşlar, bizim Kadim Koruyucu da bir                                    – Benim duyduğumu siz de duydunuz mu?

          ardıç ağacıydı, değil mi?
                                                                                            – Evet, gitmemiz lazım, dedi Hakan biraz üz-
               Hakan:                                                                 gün bir ses tonuyla.

               – Yaklaşık 1230 yıllık bir ardıç ağacı, evet.                                Elif, Hakan, Asya ve Ege yeni arkadaşlarına

               Elif:                                                                  sarıldılar; gitmek zorunda olduklarını söylediler.
                                                                                      Vedalaşma faslından sonra Buğra,
               – Sizce, bizim kadim ağacı biz ekmiş olabilir
          miyiz?                                                                            – Atlarınız bile yok, nasıl gideceksiniz? Bari
                                                                                      güneşin doğmasını bekleyin, dedi.



                                      44                                                                           45
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49