Page 54 - CIS_1
P. 54






var etme noktasında cesaret vermiş
ve bir şekilde o mekânlar oluşmuş.
Bunlar oluşur, gökdelenler oluşur,
gökdelenlere, AVM’ye karşı çıkabiliriz,
bunların her birisi için ben bir şerh de
koyabilirim, bu sorun değil. Ama benim
mevzuya sosyolojiyle yaklaşma nede-
nim şu: Tamam, bunlara karşı çıkabi-
lirsiniz, hatta gelin artık gökdelen yap-
mayalım ve yıkalım da diyebilirsiniz. Bu
acaba bizim şu an insani yaşama du-
rumumuzu ne kadar taşıyabilir, ne ka-
dar karşılayabilir acaba? Eğer mesele
insansa ki mesele insandır bana göre,
şehir dediğiniz şey insandır. Mekânları
biz kimin için inşa ediyoruz, şehirleri ki-
min için yapıyoruz? Biz ne kadar güzel
şehir yapmışız desinler diye mi şehir
inşa ediyoruz? Ne kadar estetik evleri-
miz var değil mi? Bakınız biblolarımız, de kendine özgü bir şehir anlayışını, Yani burada biz bir güzelleme yapabili-
tablolarımız vesaire. Bir gelin evimizi mekân anlayışını ortaya koyması ge- riz, çok güzel şehirlerimiz vardı bizim,
görün, inanılmaz lüks, inanılmaz este- rektiğini ifade etmek istiyorum. Selçuklu şehirlerine, Osmanlı şehir-
tik ve güzel bir evim var dediğinizde, ne lerine, konaklarımıza, saraylarımıza,
için o ev, o konaklar, o gecekondular, Meselenin özünde insan olgusu var, mahallelerimize bir güzelleme yapabi-
apartmanlar var? İnsan için. Meselenin hani şar dedik, bu gönül demektir, bu in- liriz, bunu hak edecek güzellikteydi za-
özü insandır. san demektir, kalp demektir, hakikaten ten. Evet, Cumalıkızık, Bursa, İstanbul,
insanın mutlu olduğu, huzur bulduğu Konya, Ankara vesaire her birisi haki-
Dolayısıyla siz bugün, günümüz insa- şehirler, baktığınızda içinizi açabilecek katen bir mücevher taşı kadar değerli
nının duygusunu, algısını, kavrayışını şehirler görme hakkımız var. Yani evi- şehirlerdi 30’lara, 40’lara kadar. Fo-
dikkate almaksızın bir şehir konsepti nize gittiğinizde ayaklarınızı uzatıp şöy- toğraflarına baktığınızda, biblo gibiydi-
oluşturamazsınız. O bakımdan “Bunu le tatlı bir nefes alma hakkım ne kadar ler. Bizim geleneğimizde “şehrengiz”
gelenekle, geçmiş kültürümüzle, var varsa, şehir içinde yaşarken de şehre dediğimiz bir tür var, tıpkı şiir, roman,
olan literatürümüzle, var olan medeni- bakarken de şehir ilişkilerini yürütürken şehir tarihi, seyahatname gibi şehren-
yet birikimimizle nasıl buluşturacağım de aslında böyle bir hakkım var şehirli gizler yazılmıştır. Şehrengizin yazılma
ben?” bu sorunun çok daha titizlikle olarak, kasabalı olarak ya da köylü ola- amacı şudur: O şehrin güzelliklerini,
sorgulanması gerektiğini düşünüyo- rak fark etmez, buna hakkımız var. Ama imrenilesi yönlerini anlatmak. Mese-
rum. Aksi takdirde, müzeleştirilmiş bir işte bunu nasıl inşa edeceğiz, nasıl var la Bursa, Erzurum, İstanbul, Kayseri
mahalle hayatımız, dondurulmuş bir edeceğiz? Yaşanabilir bir şehir ne kadar şehrengizleri vardır. Ama bugünün
klasik kent hayatımız oluşur ve bu ne mümkün olacaktır. Bunun parametrele-
kadar bugünün insanını taşır, ona kar- ri nelerdir? Dolayısıyla bunları “kimlik”, şehrine bir güzelleme yapacaksak
şılık gelir, bunu mutlaka tartışmamız “şehirlerin ruhu” kavramları üzerinden, bu zannediyorum pek zor olacaktır.
lazım. Çünkü bugünün şehri, biraz önce ör-
şehir-hafıza ilişkisi üzerinden, şehir ta- neklerini verdiğim biçimiyle büyüyen,
Eğer var olan literatürümüzü doğru rihi kavramı üzerinden kurgulayabiliriz. çoğalan ve bize artık tepeden bakmaya
okuyabilirsek, var olan mimari gele- Bütün bunları hem edebiyattan hem başlayan bir yapıdadır. Ama ben bütün
neğimizin ölçütlerini, ilkelerini, temel sanat tarihinden hem dini literatür bi- bu olumsuz diyebileceğimiz gelişme-
taşlarını, temel nüanslarını doğru bir rikiminden hem mimari birikiminden ler karşısında bir şehrin mutlaka şar
şekilde değerlendirirsek, onu bugü- kotararak belirli bir maksatla ve algıyla anlamında bir ruhunun, bir kimliğinin,
ne taşımak çok da zor olmayabilir. yoğurarak oluşturabileceğimizi düşü- bir tarihselliğinin olduğunu, olması
Dolayısıyla ben mutlaka geçmişin de- nüyorum. Ama bunun için de elbette ki gerektiğini düşünüyorum. Ve bizim
ğerlendirilerek bugüne çevrilebilme- kafa yormamız, emek vermemiz, iş üret- orada yaşayan insanlar olarak da bu
sini, tercüme edilmesini ve bugünün memiz lazım. üçlü sacayağını mutlaka deruhte et-



52 ÇEVRE, NSAN ve EHR | Ekim 2017 | Say 16
   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59