Page 342 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 342
Türkiye’de Kentlerin İklim Dirençliliğini Arttırmak İçin Kentsel Özelliklerin
Parametre Haline Getirilmesine Yönelik Öneriler
• Yapılı (kaplı) yüzeylerin buharlaşmayı engellemesiyle buharlaşma
kaynaklı ısı kayıplarının azaldığı
ve bu yüzden kentlerin çevrelerine göre başta daha sıcak olmak üzere farklı
iklim özellikleri sergilediği Luke Howard’ın 1800’lü yılların başında Londra’da
yaptığı çalışmalardan bu yana bilinmektedir (Howard 1820; Landsberg 1981;
WMO 2023).
Bahsi geçen mikro, yerel ve orta (meso) ölçekli kentsel özellikler ile
meteorolojik parametreler arasındaki ilişkilerin uzun yıllara dayalı olarak ölçümü,
izleme ve değerlendirmesinin yapılması yenilikçi çözümler üreterek kentlerin
iklim elemanlarına etkilerini azaltmak ve iklim değişikliğine uyum kapasitelerini
arttırmak açısından son derece önemlidir (Kazancı ve Tezer 2021).
Bu çalışmada, kentlerin farklı iklim özellikleri göstermesine neden olan
kentsel özellikler ile iklim elemanlarında yaşanan değişimler arasındaki
ilişkinin ölçülmesi, izleme ve değerlendirme yapılmasına yönelik olarak
hazırlanan çalışmalardan yararlanarak Türkiye’de yapılacak çalışmalarda
dikkate alınabilecek kentsel özelliklerin parametre haline getirilmesi ve bu
parametrelere ait veri setleri ve kaynakları açısından önerilerde bulunulmuştur.
Bu kapsamda uzun soluklu bir çalışmanın ardından Dünya Meteoroloji
Örgütü tarafından kentsel özelliklerin iklim elemanlarına etkisinin izlenmesi
açısından rehber kaynak olan WMO (2023)’den yararlanılmıştır. Kentlerin iklim
değişikliğine etkilerine odaklanan çalışmalardan kentlerde iklim özelliklerini
değişime zorlayan kentsel özelliklerin yere – özel belirlenmesi, bu özelliklerin
ölçümü, izleme ve değerlendirilmesine yönelik parametre ve veri oluşturma ile
ilgili genel bir çerçeve çizilmesi amaçlanmıştır.
2. Kentlerin iklim özelliklerini değişime zorlayan etkiler
Kentler, yeryüzünde en yüksek sera gazı emisyonu üreten insan faaliyetlerine
ev sahipliği yapan alanlardır (UNEP 2023). Alansal olarak yeryüzünün sadece
%2 ila 3’ü arasında bir büyüklüğe sahip olan kentler (Liu et al. 2014) en yüksek
miktarda CO2 üreten ulaşım, yapılaşma ve sanayi üretimi gibi faaliyetlerin de
yer aldığı insan kaynaklı etkiler nedeniyle dünyada üretilen CO2 emisyonunun
tek başına %75’inden sorumludur (UNEP 2023). Bu özellikleri ile kentler bir
yandan küresel anlamda iklim sistemini zorlayarak iklim değişikliğine katkı
sağlarken diğer yandan iklim değişikliğinin etkilerine dünyanın diğer alanlarına
göre daha fazla maruz kalmaktadır (IPCC 2018; Milesi and Churkina 2020). Bu
yüksek maruziyet ve etkilenebilirlik seviyesinin nedeni kent nüfusunun hızlı
artışıdır. Sanayi Devrimiyle başlayan ve bugün dahi devam eden kırdan kente
insan hareketi 1920’lerde dünya genelinde kent nüfusunu toplam nüfusun
%14’üne ulaştırırken 2008 yılında ilk defa kentli nüfus kır nüfusunu geçmiştir
Yıl 2 / Sayı 4 / Temmuz 2023 327