Page 246 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 4
P. 246

Ülkemizdeki Riskli Yapıların
                                Genel Özellikleri ve Deprem Performansı

               •   Özellikle Hatay ve Adıyaman-Gölbaşı illerinde yumuşak zemin etkileri ile
                  zemin kaynaklı deprem hareketinin büyümesi ve zeminde ani dayanım
                  kaybı gözlemlenmiştir (ODTÜ 2023, İTÜ 2023, BOU 2023). Bu tip etkiler,
                  deprem yönetmeliğine göre tasarlanan binaları yüzeysel temeller olması
                  durumda devirme potansiyeline elbette sahiptir. Özellikle bodrum katlar
                  ile inşa edilmiş binalarda hasarın göreceli olarak daha az olduğu göze
                  çarpmaktadır.  Buna  ilave  olarak,  bu  binaların  inşasından  evvel  zorunlu
                  olan zemin sondaj, laboratuvar deneyleri ve geoteknik raporlarının olası
                  bu  tehlikeyi  belirlemiş  olması  gerekeceğinden  zemin  etkilerinin  ana
                  etken olarak önerilmesi mesnetli bir argüman olarak kabul edilmeyebilir.
                  Ancak, zemin etkilerinin ve özelliklerinin tasarım aşamasında tam olarak
                  saptanmaması özel zemin durumuna sahip sahalarda burada olduğu gibi
                  zemin büyütmelerine ve zemin kaynaklı hasarlara yol açabilir.
               •   Yapım  yılı  2000’den  eski  olan  binaların  (tasarımı  1998  öncesi  yapılan
                  binalar)  1975  yönetmeliğine  göre  tasarlanmış  olmaları  beklenir.  Bu
                  yönetmelikte verilen deprem tasarım kuvvetleri 1998 (ABYBHY 1998),
                  2007 (ABYBHY 2007) ve 2019 (TBDY 2018) deprem yönetmeliklerinde
                  verilenlerin  oldukça  altındadır.  Ayrıca,  1980-1990’lardan  sonra  dünya
                  deprem  mühendisliği  literatürüne  giren  kuvvetli  kolon  zayıf  kiriş,
                  birleşim  bölgesi  kayma  kontrolü  gibi  kavramlar  bu  yönetmelikte
                  bulunmamaktadır.  Bu  sebeple  1975  yönetmeliğine  göre  sınırda
                  tasarlanan binalarda güncel yönetmeliklere göre yetersizlik bulunacaktır.
                  Ancak, 1970-1998 arasında elbette öngörülü mühendislik ve müteahhitlik
                  yapan kişi ve kurumlar bu yıllarda dayanımı fazla, depreme dayanıklı
                  yapılar tasarlamış olabilir, bu tür binalar yeterli performans gösterebilir.
                  Mühendislik hizmetini doğru bir şekilde almamış 2000 öncesi yapılar
                  ise elbette doğrudan yetersiz kalmaktadır. Bu bilgiler ışığında tasarım
                  eksiklikleri  ve  yetersizlikleri  sebebi  ile  2000  öncesi  yapıların  zayıf
                  performans göstermesi beklenmektedir.
               •   Yapım yılı 2000’lerden sonra olan binaların tasarımında karşılaşılan en
                  büyük  sorunlardan  biri  aslında  “paket  program”  olarak  adlandırılan
                  bina  planını  çizdikten  sonra  otomatik  olarak  tüm  boyut  ve  donatı
                  detaylarını  veren  yazılımların  bilinçsiz  kullanımıdır.  Bu  yazılımların  bu
                  şekilde kullanımı, mühendisin yapı davranışını anlamasına, yük akışını
                  görmesine, sigortalar koymasına engel olmuştur. “Paket program”ların
                  bilinçsiz  kullanımı  ile  tasarlanan  binaların  bu  depremde  ağır  hasar
                  alıyor olması aslında bazı yapı sistemlerinde mümkün görünmektedir.
                  Deprem  yük  aktarma  mekanizmalarının  doğru  temsil  edilmediği
                  modeller  maalesef  binaları  ağır  hasara  götürebilen  unsur  olarak
                  karşımıza çıkabilmektedir.



                                                                 Yıl 2 / Sayı 4 / Temmuz 2023  231
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251