Page 93 - Çevre Şehir ve İklim Dergisi - Sayı 3
P. 93
Mehmet Emin Birpınar, Ülkü Yetiş vd.
belirtmektedir. Bu çerçevede eko-etiketlerin rolü tüketicilere net bilgi sağlayan
ve üreticilerin ürünlerinin ‘yeşil kimliklerini’ göstermelerine olanak tanıyan
etkili bir araç olduğu görülmektedir (Iraldo vd., 2020).
Tüketiciler arasında çevresel duyarlılığın yayılmasının teşvik edilmesi, eko-
etiket sistemlerinin gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bununla birlikte,
eko-etiketli ürünlerin pazar paylarının büyütülmesi, yani eko-etiketlerin
mümkün olduğu kadar çok ürüne yayılması; sayıları her gün artan bilinçli
tüketiciler için bu ürünleri daha çekici kılmak noktasında anahtar olarak
ortaya çıkmaktadır. Bu sayede çok sayıda üretici için “sürdürülebilir” ürünlere
yönelmek mümkün olabilecektir. Çevresel ayak izleri veya çevresel ürün
beyanları gibi yaşam döngüsü odaklı planlara ve girişimlere özellikle atıfta
bulunarak, yeşil ürünlerin (ve üreticilerin) rekabet edebilirliğini iyileştirmeyi
amaçlayan çevre politikalarının oluşturulması sadece sürdürülebilir kalkınmanın
çevresel temeline gerçek bir katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda eko-
etiketlerin uzun ömürlülüğü teşvik edecek ve tedarik zincirinde etik garantiler
sağlayacaktır (Iraldo vd., 2020).
Ürün ve hizmetlere verilebilen eko-etiketlerinin tüketiciler tarafından
benimsemesinde ve eko-etiket sahibi ürün ve hizmetlere yönelimin artışın
sağlanmasında, tüketicilerin davranışsal yönlerinin de önemli olduğu ve bu
hususun araştırılması gerektiği düşünülmektedir. Bu çerçevede; doğru, şeffaf
ve bilimsel esasları dayalı eko-etiket uygulamaları büyük önem kazanmaktadır.
Bilindiği üzere, çeşitli alanlarda döngüsel ekonomi konusunun büyük ölçüde
yayılması ve eko-etiket vb. uygulamaların artışı, yeşil ve çevre dostu ürün
kavramının istismarını içeren “green washing” olarak isimlendirilen yeşil yıkama
uygulamalarının artmasına yol açmıştır. Bu nedenle; bilimsel temelli çevresel
sertifikasyon ya da eko-etiket uygulamalarının yaygınlaştırılması, yeşil yıkama
kavramından kaynaklanacak yanılgıların önüne geçebilmeyi sağlayacaktır
(Marrucci vd., 2019).
Tüm bu değerlendirmeler, Türkiye Çevre Etiketi Sistemi’nin uygulamalarının
yaygınlaşması ve bunun için artan sayıda üretici kuruluşun Çevre Etiketi
alma motivasyonunun oluşmasında tüketici tercihlerinin kritik önemde
olduğunu işaret etmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu doğrultuda yaşanacak
gelişmelerle, tüketicilerin davranışsal yönlerinin de gelişeceği ve daha çok
tüketicinin “sürdürülebilir” ürünlere yöneleceği düşünülmektedir. Bu noktada
gerek tüketicilere yönelik bilinçlendirme gerekse üreticilere yönelik tanıtım
faaliyetlerinin önem taşıdığı değerlendirilmektedir. Bakanlık tarafından
gerçekleştirilecek bu tanıtım faaliyetleri ve beraberinde devam etmekte
olan Türkiye Çevre Etiketi Sistemi’ndeki gelişmelerle, çevre etiketli ürün ve
hizmetlere yönelik tüketici tercihinin artacağı öngörülmektedir. Türkiye Çevre
Etiketi Sistemi’nin GEN üyesi olmasının bu gelişmede önemli bir itici güç
78 Çevre, Şehir ve İklim Dergisi